BASAMAKLARIN
(MERDİVENLERİN) MİTOLOJİDE DİNLERDE VE DEFİNEDEKİ YERİ
Merdivenin temel anlamını
irdelemek, bir yere inmek yada çıkmak amaçlı kullanılan bir yapı veya araç
olduğunu biliriz. Bu araç hemen hemen tüm dinlerde ve mitolojilerde yer
almaktadır.
MİTOLOJİDE MERDİVEN
SİMGESİ
Merdiven,
birçok mitolojik öyküde çoğu zaman yer ile gök arasında bağlantıyı sağlayan bir
simgedir. Örneğin Babil mitolojisinde yeryüzü, etrafı tuzlu suyla çevrili düz
bir disk olarak görülürdü. Buradan yeraltına ancak ufuklardan aşağı giden bir
merdivenle inilirdi. Böylece çift sürgülü bir kapıdan aşağıya varılırdı. Güneş,
bu kapıdan aşağıya süzülürdü. Ayrıca yeraltından gökyüzüne açılan farklı bir
merdiven daha vardı. Yalnızca bu merdiven aracılığıyla yeryüzüne çıkmak
mümkündü. Yine Sümer’de ve Babil’ de ölüler yeraltına gömülürdü. Merdiven, bu
kültürlerde yerüstündekiler ve altındakiler arasında iletişimi sağlayan bir araç
olarak görülürdü. Mezopotamya mitoslarında merdivenin bu işlevi onun iki düzey
arasında bir köprü işlevi gördüğünü ortaya koymaktadır.
Merdiven,
Mezopotamya’da Ziguratlarla da özdeşleşmiştir. Nitekim MÖ 2200 yıllarından
itibaren Mezopotamya’da piramit biçiminde basamaklı birçok Zigurat inşa
edilmiştir. Bunlar, bir çeşit tapınak kuleleridir. Bu kulelerin en üstünde
şehrin baş tanrısı için yapılan türbeler bulunurdu. Buraya dıştan ulaşım üç
katlı merdiven ya da spiral bir yokuş aracılığıyla gerçekleşirdi. Ayrıca içten
de merdivenler sayesinde zirveye ulaşılırdı. Gerek Sümer gerekse de Babil
Ziguratları genellikle basamaklı piramit şeklindeydi ve her bir piramidin yedi
basamağı vardı. Örneğin Sümer Kralı Gueda’ nın tapınağına “dünyanın yedi
kısmının evi” denilirdi. Bu ismin verilmesinin sebebi, yedi göksel kürenin
ziyaretçilerini hatırlatmaktı. Dolayısıyla merdiven, Mezopotamya kültürleri için
yükselişi simgeleyen önemli bir motiftir. O, gökte olanın kutsallığına varmayı
ifade etmiştir. Bu kültürde merdivenlerin yedi basamaklı oluşu bilgeliğe
yükselme anlamını da taşımaktaydı. Dolayısıyla merdivenin Mezopotamya
uygarlıkları için hakikate aracılık eden bir yükseliş aracı olduğu da ifade
edile-bilir.
Japon mitoslarında merdiven,
cennetin yüzen köprüsünün üzerinde duran bir araç olarak ifade edilir. Kojiki ve
Nihongi’ ye dayandırılan bu mitoslara göre İzanagi ve İznami adlı iki tanrı,
dengesi bozulan ve sürüklenen dünyayı sağlamlaştırmak ve onu dirençli kılmak
için bir çabaya girer. İkisi bir okyanus üzerine gelir. Mitosa göre okyanusun
üzerinde gökkuşağı şeklinde bir köprü vardır. Bu tanrılar “Kutsal Merdivenler”
olarak bilinen cennetin yüzen köprüsü üzerinde durur. Kahraman ilahlar, köprü
üzerinden okyanusun tuzlu suyunu yapışkan ve yoğun hale gelene kadar
karıştırırlar. Sular belli bir yoğunluk kıvamına gelince tanrılar mızrağı
çıkarıp buraya saplar. Mitosa göre mızrağın ucundan bir lapa düşer ve ada
oluşur. Tanrılar “Kutsal Merdivenler” aracılığıyla cennetten bu adanın üzerine
inip ortasında sütun bulunan sekiz kulaç uzunluğunda bir ev yaparlar. Böylece
buradan dünyanın temelini sağlamlaştırmaya çalışırlar. Burada merdivenler,
yeryüzü ile gökyüzü arasında olumlu bir işlev görür. O, tanrıların iniş ve
çıkışlarına yardımcı olan bir araçtır.
DİNLERDE
MERDİVEN
Merdiven
sadece mitoslarda değil ilkel veya medeni birçok toplumun inançlarında da önemli
bir yükseliş simgesidir.
a) İlkel
Kabile Dinlerinde Merdiven
İlkel
kabileler avcılık, toplayıcılık, balıkçılıkla geçinen ve belli bir üretim
sistemine sahip olmayan topluluklardır. İlkel kabilelerin belli bir inanç
sis-temi, kutsal kitabı ve kurucusu da yoktur. Bütün üyeleri kabilenin dinine
bağlı olan bu gruplarda ata ruhlarına saygı, tabiat olaylarını kontrol altına
alma ve yüce bir yaratıcı gibi birtakım inançlar vardır.
İlkel
kabileler arasında merdivenin değeri ile ilgili birçok inanış vardır. Örneğin
Malenezya adası olan Malekula’da domuz kurban törenleri önemli yer tutar. Bu
törenlerin adı Maki’dir. Törenler on beş yıldan otuz yıla kadar sürer. Hırs ve
ün kazanmaya dayalı bu törenlerin amacı, insan ırkının çoğalmasını sağlamaktır.
Bu tören çerçevesinde köyün erkekleri ellerinden geldiğince kur-ban edilecek
birçok domuz avlamaya çalışır. İlkeller, böyle yaparak hem bu hem de öte dünyada
yer kazanmaya çalışırlar. Malekulalı öldüğünde taş bir mezara konulur. Bu mezar,
kadın rahmini temsil eder. Ölü, buradan öte dün-yaya yükselmeye çalışır. Bu
yükselişe yardım eden şey güç merdivenleridir. Ölü, bu merdiven aracılığıyla öte
dünyaya açılan kapının girişine gelir. Böyle-ce ölüler ülkesine doğru uzun bir
yolculuk başlar. Bu yolculuğun ilk kısmında başında dişi bir gardiyan olan bir
kapı vardır. O, labirentler şeklinde yollar çizer. Ölü, bu labirentleri
hatırlayıp tek tek silmeye çalışır. Ayrıca o, hayattayken Maki törenlerinde
kurban ettiği domuzları da burada sunmak zorundadır. Çünkü dişi tanrıca veya
gardiyan bu kurbanı yemektedir. Tanrıça, bu kurbanları yedikçe ölü, öte dünyaya
uzanan merdivenin basamaklarını sorunsuzca tek tek çıkmaktadır. Bu yolculuğun
bir benzeri, yaşayanlar tarafından da ölü-nün mezarı başında temsili olarak
canlandırılır. Bu şekilde öte dünyaya merdivenle yükselişte otuz yıl boyunca
yapılan domuz kurbanları törenlerinin ne denli önemli olduğu vurgulanmış olur.
On
altıncı yüzyılda Kuzey Amerika kıtasındaki ilkel kabileler arasında Eski Meksika
dini adı verilen önemli bir yerel inanç vardır. Bu inançta zaman zaman Tanrı’nın
öldürülmesi söz konusudur. Tanrı’nın öldürülmesi töreninde bir insan temsili
olarak bu törenlerde kurban edilirdi. Meksika yerlileri Tanrı olduğunu
düşündükleri bir kişiyi putlarına kurban etmek için onu esir alıp törene
hazırlarlardı. Bu süre zarfında esir yedirilip içirilir ve semiz bir hale
getirilirdi. İyice şişmanlayan esir artık kurban edilmesi gereken bir Meksika
Tanrısı haline gelirdi. Kurban edilmeden önce bu kişi, piramit şeklinde
merdivenlerle yükselen bir tapınağın önüne getirilirdi. Eline flütler verilen
kişi, tırmandığı merdivenin her bir basamağında bir flütü kırardı. Bu kişi en
tepeye varınca rahip tarafından bir taşın üzerine oturtulurdu. Törenin sonunda
taş bir bıçakla göğsü yarılan kişinin kalbi çıkarılarak güneşe sunulurdu.
Böylece merdivenle en yüksek noktaya çıkarılan kişi, zirvede putlara sunulan
cansız bir yığın haline gelirdi. Merdiven burada yükselişi sağlayan bir araç
olarak törenlerin vazgeçilmez bir ögesi olmuştur. Onun, her basamağı kutsal bir
yükseliş aracını temsil etmektedir.
Sibirya’da Amur nehrinin kuzey kıyısında yaşayan ve Tunguz dilini konuşan
Goldiler, ölü ruhlarına önem veren bir kabiledir. Goldilere göre ölen bir kimse,
son cenaze töreni yapılana kadar üç ya da dört yıl boyunca hala canlı sayılır.
Bu kişiye yiyecek ve tütün vermeye devam edilir. Goldi kabilesi, son ziyafet
yapıldıktan sonra ölünün ruhunun Buni adı verilen ölüler ülkesine gideceğine
inanır. Fakat bu gidiş, ancak şamanların yapacağı törenlerle ger-çekleşebilir.
Goldiler, intihar edenlerin ve gömülmemiş ölülerin ruhlarından korktukları için
sürekli olarak çeşitli törenler düzenlerler. Bu anlayış Ruslar, Norveçliler,
Eskimolar ve bazı Kızılderili kabileler arasında da yaygındır. Bu kültürlerde
ilk törenlerde ölünün ruhunun geri gelmemesi için fısıltı halinde sürekli ona
telkinlerde ve öğütlerde bulunulur. Şaman, çeşitli tekniklerle ölü-nün ruhunu
yakalar ve onu bir yastığın içine saklar. Ölünün ruhu, son ziyafet verilene
kadar çeşitli törenlerle teskin edilir. Son ziyafet anı geldiğinde şaman,
ruhlarını kendine çağırır. Daha sonra onları temsil eden vahşi hayvanlarla
kuşları taklit eder. Törenin sonunda şaman, bir merdivenden tırmanır ve ölüler
ülkesinin yolunu bulmak için sağa sola bakınır. Ölüler ülkesinin yolunu bulan
şaman, merdivenden geri inerek içinde ruh bulunan yastığı ateşe atar. Tören-den
sonra artık ölü unutulur. Böylece merdiven, bu dünya ile öte dünya arasında
ulaşımı sağlayan bir yükseliş aracı vazifesini görmüş olur.
b)
Amerika ve Asya Dinlerinde Merdiven
Orta
Amerika inançlarında gökyüzü, renkli yatay bir çizgi ya da üst üste gelen
çizgiler biçiminde bir kubbe olarak algılanır. Bu kubbe veya çatı, bütün evreni
içine alır. Buradaki inanca göre dünya büyük bir kozmik felaket yaşamış ve
gökyüzü yeryüzünün üzerine çökmüştür. Fakat gökyüzü bir takım nesneler veya
tanrı kahramanlar aracılığıyla tekrar kaldırılmıştır. Bu nesneler ağaç veya
baltadır. Kahraman tanrılar ise Maya ve Azteklerin tanrılarıdır. Bu destekler,
gökyüzü ile yeryüzü arasında önemli bir kaldırma ve temas işlevi görür. Buradaki
inanca göre dünyanın merkezinden gökyüzüne yükselen bir piramit, merdiven ve
asılı bir halat vardır. Bu merkezde törenler düzenlenir ve gökyüzüne bu
araçlardan biriyle çıkılır. Asıl iletişim kuran ve göğe yükselmeyi kolaylaştıran
araçlar bunlardır.
Eski Türk
geleneğinde özellikle Macarlar arasında insanüstü güçlere sahip olanların yedi
yaşına geldiğinde mutlaka bir merdivene tırmanması gerektiği şeklinde bir inanç
vardır. Bu inanış, merdivenin bir yükseliş aracı olarak önemine vurgu
yapmaktadır. Yine Tunguzların şamanı, göğe yolculuk esnasında bazen Dünya
Ağacı’nı merdiven olarak kullanır. Bu kutsal ağacın gövdesinde veya dallarında
bulunan kertikler, tırmanmak için basamak işlevini görür. Kertiklerin her biri,
göğün katlarını sembolize eder. Dolayısıyla şamanın her bir kertiğe tırmanması
onun gökte farklı bir katmana ulaşması anlamına gelir. Şaman, hasta olan kişinin
hastalığını emip tükürdükten sonra kurban edilmiş hayvanın ruhunu merdiven veya
ağaç vasıtasıyla göğe çıkarır. Bir tür hastalığı iyileştirme terapisi olan bu
ayin, şamanın göğe doğru tırmanmasıyla son bulur. Şaman, bir merdiven veya
ağaçla göğe çıktığı gibi yerin altına da inebilmektedir. Özellikle yedi
basamaklı bir merdiven veya yedi kertikli bir ağaç, şamanın bütün engelleri
aşarak yeraltına indiği önemli bir simgedir.
Eski Türk
kültürüne benzer şekilde kurban törenleri esnasında merdiven aracılığıyla göğe
yükselme geleneği Hint Kıtasında da vardır. Şaman törenleri gibi burada Durohana
kurban törenleri yaygındır. Merasimde bazen rahip tek başına bazen de eşiyle bir
ağaç veya merdiven aracılığıyla göğe doğru tırmanır. Rahip bu ritüelde eşine
özellikle üç defa “hadi gel, göğe çıkalım” şeklinde seslenmek zorundadır. En
tepeye çıkınca da oraya dokunur. Ayrıca direk veya merdiven, dünyanın
merkezinden göğe uzanan mitolojik kutsal bir ağaca vurgu yapar. Yer ile göğü
birleştiren bu merdiven motifi, tanrı-sal âleme ulaşmayı temsil eder. Rahip;
ağacın veya merdivenin en tepesine çıktığında ellerini iki yana açarak “göğe
ulaştım ve ölümsüz oldum” şeklinde çığlık atar. Böylece o, daha önce kurban da
sunarak yer ile gök arasında kendine köprü yapmış olur.
c) Hint,
Çin, Mısır ve İran Dinlerinde Merdiven
Hinduizm’in yayıldığı yerlerden olan Nepal’de Holi Bayramı kutlanır. Burada altı
gün boyunca yapılan festivalde ana Tanrıça’ altarının kenarına on metreden
yüksek bir şemsiye dikilir. Buraya dikilen direk kutsaldır. Göğe yükselişi
temsil eden direğin altında insanlar tütsü yakar; pirinç, çiçek ve renkli tozlar
serper. Direk onlar için baharın müjdecisidir. İnsanlar bu etkinlikle kendinden
geçer ve mutlu olurlar.
Budizm’de
de aydınlanan kişi meditasyon halindeyken göğe ruhsal bir yolculuk yapar.
Özellikle Buda, yedi göğü simgesel olarak geçer ve böylece kozmosu aşar. Budist
inancında Buda’nın bu aşamaları sembolik bir merdivenle geçtiğine inanılır. Bu
yolculuğun benzerini Budist yogiler de meditasyon-la yapmaya çalışır. Onların da
üzerinde durduğu yükseliş aracı merdivendir.
Eski Çin
dinlerinde merdiven yer ile gök arasında bağlantıyı sağlayan bir yükseliş
aracıdır. Özellikle Şeftali Ağacı, Çin dinsel geleneğinde uzun yaşamın ve
ölümsüzlüğün sembolü olarak görülür. Çinliler, bu ağacın bir merdiven olarak
yeryüzü ile gökyüzü arasında ulaşımı sağladığına inanır. Buna benzer diğer bir
ağaç da Chien- Mu’dur. O, Çin inanışında yer ile gök arasın-da bağlantı sağlayan
merdiven biçimindeki diğer ağaçtır. Bu ağacın evrenin merkezinde olduğu kabul
edilir. Dalları olmayan bu ağacın göğe doğru yakla-şık 300 metre uzunluğunda
olduğu ifade edilir. Ayrıca Çinliler, göğe ulaşmak ve kaderlerini ele geçirmek
için de merdiven kullanırlar. Çin mitoslarına göre ölümsüz bir kadın gökten
kocasını ve oğlunu indirmek için bir merdiven veya aşağı sarkıtılmış bir ip
kullanır. Ayrıca Eski Çin inanışlarında tanrısal vahiylerin, doğaüstü güçlerin
ve ölümsüzlüğün ip, merdiven ve ağaç gibi nesneler aracılığıyla gökten yeryüzüne
indirildiğine inanılır.
Merdiven,
eski Mısır inancında da önemli bir motiftir. Mısır hanedanın beşinci Kralı olan
Firavun Unas’ın; Tanrı Re ve Horus’un güvencesi altında merdivenle göğe
çıktığına inanılır. Mısırlılar, Unas’ın bu şekilde göksel tanrılarla iletişimi
geçtiğine inanırlardı.
Eski Mısır kültürüne benzer şekilde Sabiilikte merdiven gökle ilişkilendirilir.
Sabiilikte mitolojik bir şahsiyet olan Di-nanukht, sulak bir yerde otururken
kendisine Disa adlı başka bir mitolojik figür gelir. Ona Tanrı, doğruluk, ışık,
aydınlık, gerçek, karanlık ve yok oluştan söz eder. Dinanukht, bu kavramlar
üzerinde birtakım sorgulamalar yapar. Zihni yorulan bu mitolojik şahsiyet, derin
bir uykuya dalar. Diğer dinlerde olduğu Tanrı ile peygamberler arasında
iletişimi sağlayan Din Milik Utra isimli bir elçi gelir. Dinanukht, bir
merdivenle Tanrı’nın yanına çıkarılır. Bu sebeple Sabii kutsal literatüründe
merdiven için “sumbilta” yani ilahi âleme yükselten veya götüren anlamındaki
kavram kullanılır. Yükseliş aracı olarak merdivenin yanında bazen rüzgâr ve
fırtına da vardır. Bu araçlar sayesinde Dinanukht, Tanrı’nın yanına yani semavi
âleme çıkarak kafasındaki bütün soruların cevabını bulur. O, bu şekilde hakikate
ulaşır. Kutsal bilgiyi alan kahraman yeryüzüne gelip insanları aydınlatır.
Mitraizm’de göğe ya da tanrısal âleme yükseliş önemli bir aşamadır. Rahip adayı,
yedi basamaklı bir merdivenden tırmanarak göğe ulaşmak zorundadır. Adaylar, bu
basamağı tek tek ve ağır bir şekilde tırmanır. Yedi basamağın sonuna
gelindiğinde rahip adayı yedi kat semayı geçmiş olur. Buradaki yükseliş, tamamen
ruhsal ve semboliktir. Mitraizm’ de merdiven motifi, diğer inançlarda olduğu
gibi mükemmelliğe veya olgunluğa eriştiren bir vasıtadır.
Mitraizm’ de tören merdiveninin yedi basamağının olması ve her basamağın farklı
bir madenden yapılması ilginçtir. Bu bilgiyi aktaran ikinci yüzyıl Yunan
filozoflarından Kelsus’a göre birinci basamak kurşundandı. Ayrıca o, Satürn
gezegenini sembolize ederdi. İkincisi, Venüs gezegenini temsilen kalaydandı.
Üçüncü basamak tunçtandı, Jüpiter ile ilişkiliydi. Dördüncüsü, Merkür’e atfen
demirdendi. Beşinci basamak para alaşımındandı ve Mars’ı simge-lerdi. Altıncısı,
gümüştendi ve ay sembolüyle ilişkiliydi. Son olarak yedinci basamak altındandı
ve Güneş’i temsil ederdi. Kelsus’a göre aslında sekizinci bir basamak daha
vardı. O da sabit yıldızlar küresini temsil etmekteydi. Neticede rahip adayı,
yedi basamağı tırmandıktan sonra artık yedi göğü geçmiş olurdu. Böylece
sekizinci basamakta evrenin merkezi ile en yüksek gök katı arasında sembolik
iletişim sağlanırdı. Bütün basamakları tırmanıp zirveye ulaşan aday, sırra veya
hakikate erişirdi.
d)
Semitik Dinlerde Merdiven
Semitik
dinlerden olan Yahudilikte merdiven yükseliş bağlamında önemli bir simgedir.
Eski Ahit’in Tekvin bölümü, merdiven motifinin işlendiği yerlerden biridir. Bu
bölümdeki pasajlarda anlatılanlara göre Yakup peygamber, Esav tarafından takip
edilmekten korktuğu için Şekem yolundan sapıp Luz şehrine gelir. Üzerinde giysi
olmadığı için burada konaklayamaz. Bunun üzerine şehrin dışında bir yer olan
Beytel’de geceler. Burada başını bir taşın üzerine koyup uyur. Rüyasında yer
üzerine dikilmiş göklere kadar uzanan bir merdiven görür. Cennetle yeryüzü
arasında temsili bir tırmanma aracı olarak ifade edilen bu merdivenin üzerinde
melekler inip çıkmaktadır. Yakup peygamber, rüyasında Tanrı Yehova’nın da bu
merdiven üzerinde durduğunu görür. Yehova ona, “ Atan İbrahim’in ve İshak’ın
Tanrısı benim. Üzerinde yat-tığın toprağı sana ve soyuna vereceğim. Soyun
artacak ve yeryüzündeki bütün halklar soyunla kutsanacak. Ben hep seninle olacak
ve seni koruyacağım.” der.
Yahudiler
açısından Beytel, Yakup peygamberin rüyasında meleklerin ve Yehova’nın merdiven
üzerinde görüldüğü yer olması ve buranın kutsanmasından dolayı önemlidir.
Nitekim bu kutsallıktan dolayı Yahudiler buraya Cennetin Kapısı adını
vermişlerdir.
Yine Yahudilerin buraya gelirlerinin onda birini bağışlaması Yakup peygamberin
Beytel’de başından geçen bu olaylar sebebiyledir. Yakup peygamberin başını
üzerine koyduğu taş da kimi Yahudiler açısından Mesihi sembolize ettiği için
önemlidir. Çünkü Eski Ahit’te Davut’un Filistli usta savaşçı Golyatla mücadele
ederken bu taşı kullandığı ifade edilir. Davut, kılıcı olmadan bu taşla güçlü
dövüşçüyü yenmiş ve muzaffer olmuştur. Dolayısıyla Yakup peygamberin üzerinde
rüya gördüğü bu taş, Mesih Davut’a da vurgu yapmaktadır.
İslam
inancında merdiven göğe yükselişi simgeleyen bir araçtır. Örneğin Kuran-ı
Kerim’de Allah, inanmayanların tavrı karşısında peygambere, eğer insanlar ümmet
olarak birleşmeselerdi Rahman’ı inkâr edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve
onların üzerine çıkacakları merdivenler yapacağından bahseder.
Başka bir ayette ise Allah peygambere, eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır
geldiyse bir delik açıp yerin dibine inerek veya bir merdiven kurup göğe çıkarak
onlara bir mucize getirmeye gücün yetiyorsa durma, yap diye seslenir.
Diğer bir ayette ise Allah yine inanmayanlara onların kendi vasıtasıyla ilahi
vahyi dinleyecekleri bir merdiveni mi var diye sorar.
Bu
ayetlerin tamamı, İslam’ın kutsal kitabında merdiven simgesinin bir yükseliş
motifi olarak kullanıldığını göstermektedir. Cuma günleri hutbeyi veren din
görevlisinin merdivenleri ağır ağır tırmanarak minbere çıkması yine de merdiven
aracılığıyladır.
Sonuç
Merdivenin en temel özelliği bir yükseliş aracı olmasıdır. O, bir yerden başka
bir yere taşıyıcılık veya iletişim görevini görür. Merdiven, ağaç ve ip gibi
diğer bazı araçlarla birlikte ifade edilir. Yükseliş imgesine vurgudan dolayı
merdiven, ilkel veya medeni birçok toplumun mitosunda ve inancında kendine yer
bulmuştur. O, ilkellerin inancında şamanın ritüellerini yerine getirmesi için
gerekli olan bir araçtır. Davulla ayinlerde coşan şaman, merdivene tırmanarak
ağacın tepesine çıkar. Böylece ruhlarla iletişim kurar. Dolayısıyla merdiven,
şamanın ruhlarla ve kutsalla olan ilişkisini sağlayan bir ulaşım nesnesidir.
Merdiven olmadığında onu temsil eden araç genellikle ağaçtır. Fakat burada
önemli olan merdivenin bir yükseliş nesnesi olması ve onun insanla kutsal
arasında bir ilişki sağlamasıdır.
Merdiven,
ilkeller için neyse uygar toplumlar için de odur. Mezopotamya inançlarında
Zigguratların tepesine çıkmayı sağlayan bu araç Amerika ve Asya inançlarında
insan ile kutsalın bağlantısını sağlayan dinsel bir simgedir. Hint, Çin, Mısır
ve İran’da farklı nesnelerle özdeşleştirilen merdiven yine Tanrı ile insan
arasındaki iletişimi sağlar. Bu kültürlerde mabetler merdiven aracılığıyla
tanrıların evine açılır. Bu merdivenlerin her bir basamağının ifade ettiği
anlamlar vardır. Dolayısıyla bir yükseliş simgesi olan merdiven bu kültürlerde
hem aracılık hem de kutsallık vazifesi görür. Semitik dinlerden olan Yahudilikte
merdiven, Eski Ahit’te Yakup peygamberin rüyasında üzerinde meleklerin inip
çıktığını gördüğü kutsal bir yükseliş aracıdır. İslam için merdiven peygamberin
miraca çıkışını sağlayan ve camilerde minbere ulaşılmasını sağlayan bir yükseliş
motifidir.
Bu çerçevede merdiven ister
ilkel ister uygar olsun hemen hemen her toplumun mitsel ve dinsel inancında yeri
olan bir simgedir. Onun bütün toplumlarda ortak olan özelliği ise yükseliş aracı
olmasıdır. Merdiven, insanı kutsala ulaştıran bir araç olarak iyiye ve güzele
ulaşmayı temsil eder. İnsanlar veya diğer varlıklar, kutsala ulaşmak
istediklerinde ona tırmanırlar. Kutsala çıkan bu merdivenin her basamağının bir
anlamı ve değeri vardır. Bu anlam, kültürden kültüre farklılık gösterir. Sonuç
olarak merdiven, yer ile gök veya insan ile kutsal arasındaki teması sağlaması
bakımından önemli bir simgedir.
DEFİNEDE
MERDİVEN MOTİFİ
Anadoludaki yaşamları,
arkeolojik ve definecilik faaliyetleri araştırdığımızda bizi bu motifin en çok
Mitraizm deki yanı ilgilendirir. Peki nedir Mitraizm?
Mitra, Antik Arilerde güneş
ışığıyla ilişkilendirilmiş bir tanrı idi. Zerdüşt’ten önce etkili olan bu inanç
Zerdüşt sonrası dönemde daha güçlü bir konumda ortaya çıkmış ve Roma’ya kadar
geniş bir alana yayılmıştır. Magilerin çalışmaları ile bu kült gittiği her yerde
yerel inançlarla etkileşime geçmiştir. Mezopotamya ve Anadolu inançlarıyla
etkileşime giren Mithra kültü, Helenistik dönemde yeni etkileşimlerle beraber
senkretik bir dine dönüşmüştür. Roma İmparatorluğuna kadar yayılmış ve Roma’da
Mithras’ın Sırları adını almış bu kült sonraları tüm imparatorlukta en etkili
din haline gelmiştir. Özellikle askerler arasında yaygın olmuş bu din
Hıristiyanlığın Roma imparatorluğunda etkili olması üzerine zayıflamış ve
tarihten silinmiştir.Yani Roma da Hıristiyanlıktan önce en yaygın dindi ve
Paganizmle iç içeydi.
Bu nedenle merdivenlerin
mitraizmdeki yerini buraya tekrar kopyalayıp açıklama ve örnekler yapmam
gerekiyor.
Mitraizm’de göğe ya da tanrısal âleme yükseliş önemli bir aşamadır. Rahip adayı,
yedi basamaklı bir merdivenden tırmanarak göğe ulaşmak zorundadır. Adaylar, bu
basamağı tek tek ve ağır bir şekilde tırmanır. Yedi basamağın sonuna
gelindiğinde rahip adayı yedi kat semayı geçmiş olur. Buradaki yükseliş, tamamen
ruhsal ve semboliktir. Mitraizm’ de merdiven motifi, diğer inançlarda olduğu
gibi mükemmelliğe veya olgunluğa eriştiren bir vasıtadır.
Mitraizm’ de tören merdiveninin yedi basamağının olması ve her basamağın farklı
bir madenden yapılması ilginçtir. Bu bilgiyi aktaran ikinci yüzyıl Yunan
filozoflarından Kelsus’a göre birinci basamak kurşundandı. Ayrıca o, Satürn
gezegenini sembolize ederdi. İkincisi, Venüs gezegenini temsilen kalaydandı.
Üçüncü basamak tunçtandı, Jüpiter ile ilişkiliydi. Dördüncüsü, Merkür’e atfen
demirdendi. Beşinci basamak para alaşımındandı ve Mars’ı simge-lerdi. Altıncısı,
gümüştendi ve ay sembolüyle ilişkiliydi. Son olarak yedinci basamak altındandı
ve Güneş’i temsil ederdi. Kelsus’a göre aslında sekizinci bir basamak daha
vardı. O da sabit yıldızlar küresini temsil etmekteydi. Neticede rahip adayı,
yedi basamağı tırmandıktan sonra artık yedi göğü geçmiş olurdu. Böylece
sekizinci basamakta evrenin merkezi ile en yüksek gök katı arasında sembolik
iletişim sağlanırdı. Bütün basamakları tırmanıp zirveye ulaşan aday, sırra veya
hakikate erişirdi.

Burada tam bu inanca
istinaden Aydın Nalbantlar Güzeltepe mevkiinde yapmış olduğumuz araştırmalardan
bir kaç örnek paylaşmak istiyorum.
Resimlerde görmüş olduğunuz
yapı Mitraizm inancına göre yapılmış olup sağdaki 8 basamaktan sonra tepede
sunak bulunmaktadır. Bu alan mezarlık bölgesi için yapılmış bir kült alanı olup
ilk basamağın sağ yanında bulunan ufak oyma, Maalesef ki yıllar önce açılmış
olan oda mezarın habercisidir. Sol kısımdaki basamak adedine bakarsak dört
adettir ve ve yukarıdaki basamak zincirine göre 4. basamak Merkür'ü ifade eder.
Mitrazim' i daha detaylı araştırırsak, bu kültte erginlenme aşamaları bulunur ve
bunların ilki Merkür' ün hakimiyetinde ki Kuzgun ( Corvus ) aşamasıdır.Adayın
ölümünü simgelemekte olup, adayın ilk aşamada ölmesi, günahlarından suyla
arınarak yeniden dirilmesi için ona verilen bir fırsat olarak değerlendirilir.
.jpg)
İşaret anlamına bakacak
olursak merdiven genel ortalamada yüzde 70 bir kararlılıkta mezar, yüzde 20
kült alanı içi yükseliş, yüzde 10 olarakta tamamıyla geçiş yada ulaşım
simgesidir. Önceki açıklamalarda belirttiğim özelliklere dayanarak, Mitraizm' e
tabi bölgelerde Helenistik dönemden Hıristiyanlığa kadar gelen süreçte yükseliş
basamakları mezar odaklı olduklarından (8 basamaklılar istisna) tamamıyla tek
hanelidir ve 7 basamaktan öteye geçmez. Yukarıdaki Osman Kılıç ustamızın
göndermiş olduğu fotoğraf (tek fotoya göre tahminde bulunuyorum!) hakim tepe
üzeri ve zirveye atılan 7 basamakla tahminimce nekropol zirvesinde bulunan kült
alanı için yapılmış yükseliş basamaklarına bir örnektir. Bu tür yapılarda toplu
ayinler yapılır, büyük sunaklarda hediyeler sunulur ve toplu dualar edilir.
Hıristiyanlığın
yaygınlaşmasından sonra pagan dönemleri de bu yeni dinden etkileşime girerek bu
sayı 11' e kadar yükselmiştir. Konunun daha da fazla uzamaması için sayıların
anlamlarını dinlere, mitolojilere ve bilime göre başka bir yazımda
açıklayacağım.
.jpg)
Merdiven simgesindeki
araştırılması gereken noktaları ele alırsak, öncelikle -her işarette olması
gerektiği gibi- o işaretin hangi dönemde yapıldığına dair bir fikir sahibi
olmamız gerekir.
Mezar simgesi olarak
kullanılan merdivenlerde sunak muhakkaktır. Basamakların üst bitiminde doğrudan
sunağa ulaşıyorsak - yani sunak çıkışta sağda ve ya solda değil ise- mezar
aşağıda kalmış demektir. Bu tür yapılarda basamaklar doğrudan mezarın üzerine
yada kapağın üzerine inmediği gibi, basamaklardan inildiği an 2 mt karelik ufak
bir alanda mezar yapımına uygun bir oluşum aranır. Basamakların alt bitiminde
yada ilk 3 basamakta bulunabilecek muhtemel ufak oymalar sizlere mezar yönü
tayin ederken ve yapıyı anlamanıza büyük bir fayda sağlar.
Yukarıda Ömer Faruk ustamın
göndermiş olduğu resimde ilk basamakta yer alan kare oyma basamakların alt
bitiminden sonra gelen bir mezar odasının habercisidir.

Eğer ki merdivenin çıktığı
yerde bir işaret yada sunak yok ise ve çıktığı yer hiçbir anlam ifade etmiyorsa
biliniz ki orada deforme olmuş yada zamana yenik düşüp kaybolmuş bir işaret
vardır. Bu yüzden bu tür yerlerde basamak bitimleri kontrol edilmeli. İndiği
yerde veya çıktığı yerde traşlanmış yüzeyler, blok taşları, vb detaylar
araştırılıp bu yapılar bir cihaz yardımıyla kontrol edilmelidir. Yukarıda solda
Erdoğan Kat ustamın göndermiş olduğu resimdeki merdiven üstü traşlanmış zeminler
ve sağdaki Hasan Duran ustamın gönderdiği fotoğrafta basamak alt bitiminde
düzlenmiş blok taşlarının kontrol edilmesi fayda sağlayabilir.

Bunun yanı sıra yapı içi
(kilise, şapel, katakomp, tapınak vb), büyük nekropol, yaşantı (kale,höyük,örenyeri
vb) ve gibi alanlarda, genellikle yamaçlı bölgelerde, alt zeminden zirveye kadar
belirli aralıklarda değişik sayılarda merdivenler bulunabilir. Bu tür
merdivenlerin defineyle alakası olmayıp, tamamen ulaşım amaçlı yapıldıklarını
belirtmek isterim. Yukarıda Gökhan Oldaz ustamın göndermiş olduğu görsel bu
durum bir örnektir.

Gelelim müjde yada kasa
adını verdiğimiz olaya. Kimi arkadaşlar buna katılmıyor yada buna farklı bir
isim veriyor olabilir, eleştiriye açığım. Özellikle mezar için yapılmış olan
basamaklarda tek sayılı basamakların (yani 1. 3. 5. 7. gibi) üzerine muhakkak
vlf cihaz tutunuz. Gömülen kişinin yaşantısına,vasfına, inancı vb gibi
özelliklerine göre bu tek sayılarda hediye çıktığını bizzat deneyimlediğimi
belirtmek isterim. Bu basamak gerek horasan sıvalı, gerekse sonradan oturtma
olabilir. Fakat her mezar merdiveninde bu tür bir şey muhakkak vardır diyemeyiz.
Yukarıdaki fotoğraflarda bu durumun açılmış örnekleri mevcuttur.
Kaynakça
-
Dr. Öğr. Üyesi Necati SÜMER (2018). Mitolojik
ve Dinsel Bir Yükseliş Simgesi Olarak Merdiven Motifi, Çukurova Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi, 18 (1), 257-269.
-
Adam, Baki, "Din Hakkında Genel Bilgiler",
Dinler Tarihi Elkitabı, Ankara: Grafiker Yayınları, 2015.
-
Arslan, Hammet, “Afrika Topluluklarında
Tabiat Kültü ve Tabii Unsurlara Atfedilen Güçler”, Bartın Üniversitesi
İslami İlimler Fakültesi Dergisi, 4/8, (Aralık-2017): 2-16.
-
----------------------, “Holi: Hindu
Bayramı”, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1/39, (2014):
181-220.
-
Baldıck, Julian, Hayvan ve Şaman, Orta
Asya’nın Antik Dinleri,çev.: Nevin Şahin, Hil Yayınları, İstanbul, 2010.
-
Black Jeremey ve Anthony Gren, Mezopotamya
Mitolojisi Sözlüğü, Tanrılar, İfritler, Semboller, Aram Yayıncılık,
İstanbul, 2013.
-
Bonnefoy, Yves, Antik Dünya ve Geleneksel
Toplumlarda Dinler ve Mitolojiler Sözlüğü, çev.: Levent Yılmaz, I, Cilt,
Dost Kitabevi, Ankara, 2000.
-
--------------------Antik Dünya ve Geleneksel
Toplumlarda Dinler ve Mitolojiler Sözlüğü, çev.: Levent Yılmaz, II. Cilt,
Dost Kitabevi, Ankara, 2000.
- Campbell, Joseph, İlkel Mitoloji, Tanrı’nın Maskeleri, çev.:
Kudret Emiroğlu, İmge Kitabevi Yayınları, İstanbul, 1992.
- Hayreddin KIZIL, Ekev
Akademi Dergisi Yıl: 17 Sayı: 55 (Bahar 2013)
