hastadefineciler
  Hukuki Acidan Define ve Yasal Yukumlulukler
 

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 513

HUKUKİ AÇIDAN DEFİNE

İhsan ERDOĞAN*

ÖZET

Bu makalede Türk Hukukunda define kavramının açıklaması yapılmıştır.

Define, çok eski zamanlardan kalma, saklı, sahibi bilinmeyen ve kıymetli taşınır bir

şey şeydir. Definenin maliki Türk Medenî Kanunu’na göre saklı bulunduğu taşınır

veya taşınmazın malikidir. Bu kuralın istisnası, Kültür ve tabiat Varlıkları Kanunu’nun

yasakladığı fiil ve davranışı işleyenlerin mülkiyet hakkını kazanamamasıdır. Ayrıca

define mülkiyeti KTVKK da kısıtlanmıştır.

Bu kanuna göre öncelikle definenin korunması gereken bir varlık olup

olmadığına karar verilir. Korunması gereken defineler tescil edilir. Bakanlık tescil

edilen definelerinden uygun gördüğünü satın alabilir. Bunlar müzelerde teşhir edilir.

Bakanlığın satın alma işlemi tek tarafl ı bir işlemdir. Bu sebeple bakanlığın yaptığı

satın alma bir satış sözleşmesi değildir. Satın alınmayan tescil edilmiş defineler

sahiplerine verilir. Sahiplerine verilen defineler bakanlığın gözetimi ve denetimine

tabidir. Bunları sahipleri, zarar vermeden muhafaza etmek zorundadır. Bakanlığın izni

olmadan tamir edilemez, başkasına satılamaz, devredilemez, yurt dışına çıkarılamaz.

Defineyi bulan ile definenin maliki aynı kişi olmayabilir. Defineyi bulan define

malikinden bir ödül isteyebilir. Bulanın ödül isteme hakkı bir alacak hakkıdır. Define

bulan ödül alacağı hakkını define malikinden talep edebilir.

Kanuna aykırı olarak define arayan ve bulanlar definenin mülkiyetini

kazanamazlar. Defineyi saklayanları ihbar edenlere definenin değerine göre değişen

bir ödül verilir. Ayrıca bu kişileri yakalayan kamu görevlilerine de ödül verilir. Bu

ödül ise kamu hukukundan doğan bir haktır.

Anahtar Kelimeler : Define, Define bulan, definenin maliki, Kültür ve tabiat

varlığı,

LEGAL ASPECTS OF TREASURE-TROVE

ABSTRACT

In this article, the term of “treasury” in Turkish law has been explained.

Treasury is an ancient, hidden, valuable and movable waif. According to Turkish

Civil Code, owner of a treasury is the owner of movable or immovable property in

* Prof. Dr. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk ABD. Öğretim Üyesi

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2

İhsan ERDOĞAN

514

the treasury has been found. However there is an exception of this principle, people

committing the acts banned by Law on the Protection of Cultural and Natural

Heritage (LPCNH ) cannot be owner of treasury. Moreover, ownership of treasury is

also restricted by LPCNH.

According to this law, primarily a decision is given about whether treasury will

be protected or not. Treasury, which will be decided to be protected, will be registered.

On condition that Ministry approves the registered treasury, can also buy it. Treasury,

which is bought by Ministry, will be exhibited in museums. Purchase of treasury by

Ministry is a unilateral legal transaction. For this reason, this transaction held by

Ministry is not a sales contract. Treasury, which is not purchased by Ministry, will be

returned to its owner. This returned to owner treasury is under Ministry’s supervision

and inspection. Owner of the treasury has to conserve it without giving any damages.

Treasury cannot be repaired, sold, assigned and carried abroad without permission

of the Ministry.

Person that found the treasury may not be the owner of the treasury. Person

that found the treasury can demand an award from the owner. Demanding an award

is a claim right and may be asked from the owner of the treasury.

People, who search and find treasury contrary to the law, cannot be owner of

the treasury. People, who peach someone that blots out a treasury, will be rewarded

a prize depending on the value of treasury. Public officials, who arrest someone that

blots out a treasury, will also be rewarded. This award is arisen from public law.

Keywords: Treasury, Finder of treasury, Owner of treasury, Culture and

Natural Heritage.

GİRİŞ

Menkul şey mülkiyetinin kazanılmasında Türk Medeni Kanun

sistematiği, mülkiyetin devren veya aslen kazanılması esaslarına göre

şekillendirilmiştir. Mülkiyet hakkının aslen kazanılmasında şey üzerinde

mülkiyet hakkının ya hiç kurulmamış olması veya var olan mülkiyet hakkının

bir şekilde sona ermiş olması yada mülkiyet hakkının sona erip ermediği

konusunda bir tereddüdün olması durumlarına göre tasnif edilmiştir. Buna göre

üzerinde hiç mülkiyet hakkı kurulmamış veya mevcut olan mülkiyet hakkının

sona ermesi sebebiyle sahipsiz hale gelen şeyin mülkiyeti benimseme (ihraz)

yoluyla kazanılır(TMK. 767, 768). Diğer taraftan sahipsiz olup olmadığı

tam olarak anlaşılamayan fakat halin icabına göre sahipli olma ihtimali

olan şeylerle ilgili olarak bulan kişi, şeyin sahibini araştırmak veya ilgili

kamu otoritelerine bildirmek şartıyla 5 yıl içinde de sahibinin bilinmemesi

halinde bulan mülkiyet hakkını kazanır(TMK 769-771). Eğer şeyin sahibi

Hukuki Açıdan Define

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 515

beş yıl içerisinde anlaşılırsa şüphesiz mülkiyet hakkı bulan tarafından

kazanılamayacağı için şey sahibine iade edilir. Şeyi bulan ise bir miktar ödül

ve yaptığı masrafl arı isteyebilir(TMK. 771/II). Ancak bulunan şey, oturulan

bir evde, işyerinde veya kamu hizmeti görülen bir yerde bulunursa onun

mülkiyeti evde oturan malik veya kiracı, işyerini işleten ve kamu hizmeti

veren kamu idaresine ait olur1. Dikkat edilirse bulunan şeyin bir ev, işyeri

veya kamu hizmet yerinde bulunulmakla bu yerlerin fiilen kullanıcıları lehine

kanunî bir karine getirilmiştir.

Diğer taraftan bulunan şey çok eski zamanlarda saklanmış bir şey ise

halin icabına göre de sahipsiz olduğu anlaşılıyorsa onun üzerinde de define

hükümleri uyarınca mülkiyet hakkı kazanılabilir. Define yoluyla mülkiyetin

kazanılmasında Türk Medeni Kanunu’nda benimsenen yol yine karine ile

belirlenmiştir. Buna göre(TMK. 772/II) “define, içinde bulunduğu taşınmaz

veya taşınır malın malikinin olur”. Burada kesin karine söz konusu olmaktadır.

Defineyi bulan ile definenin içinde saklı olduğu mal sahibi aynı değilse bulanın

mülkiyet hakkı yoktur. Defineyi bulan sadece defineye karine yoluyla malik

olan şahıstan ödül talep etme konusunda bir alacak hakkı kazanır. Ancak TMK

bu genel kuralların yanında bir de özel kuralların bulunabileceğini göz önünde

bulundurarak “Bilimsel değeri olan sahipsiz doğal şeyler ile eski eserlerin

bulunması halinde özel kanun hükümleri uygulanır” hükmüyle “Kültür ve

Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu (KTVKK)” na atıfta bulunulmuştur.

Türk Medeni Kanunundaki genel ilke definenin mülkiyetinin saklı

bulunduğu taşınmaz ve taşınıra tâbi olarak belirlenmesidir. Buna Karşılık

KTVKK. da ise definenin tâbi olduğu taşınır veya taşınmaz ister özel mülkiyete

ister kamu mülkiyetine tabi olsun, korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür

ve tabiat varlıklarının Devlet malı niteliğinde olduğu kabul edilmiştir(KTVKK.

5). Bu kanunda bir definenin “korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve

tabiat varlıkları” olması yine kamunun alacağı ve yapacağı bir tespit ve tescil

kararından sonra Devlet malı niteliğini kazanacaktır. Definenin bulunması

ile korunma kararı ve tescil kararına kadar geçecek sürede definenin maliki

tam belli değildir. KTVKK. ise bulunmuş olan veya ileride bulunacak olan

“korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları” nı devlet

malı niteliğinde kabul etmiştir

Bu makale ile definenin malikinin TMK 772/II. göre definenin saklı

olduğu şeyin maliki olacağı karinesi ile KTVKK 5 nci maddesinde yer

alan definenin devlet malı niteliğindedir hükmü karşısında konuya açıklık

getirmektir.

1 Eren, Fikret, Mülkiyet Hukuku, Ankara 2011, s. 512, s.501.

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2

İhsan ERDOĞAN

516

I- DEFİNE İLE İLGİLİ MEVZUAT VE HUKUKÎ REJİM

Define ile ilgili kanunî tanım olan “Bulunmalarından çok önce gömülmüş

veya saklanmış olduğu ve duruma göre artık malikinin bulunmadığı kesin

olarak anlaşılan şeyler define sayılır”(TMK 772/I) hükmü bize definenin bir

“tarih, kültür ve tabiat varlığı” olabileceği ve dolayısıyla , tarih, kültür ve tabiat

varlığı ile ilgili mevzuatla birlikte incelenmesi gerektiğini göstermektedir.

Yürürlükteki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 63. Maddesi “Devlet tarih

kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla

destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır”(TCAY. 63/I). Anayasanın bu

hükmü ile devlete kültür ve tabiat varlıklarının korunması konusunda bir ödev

yüklenmiştir. Benzer hüküm 1961 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında

da bulunmakta idi2. Anayasanın 63 ncü maddesinin ikinci fıkrasında eski eser

niteliğindeki varlıklardan özel mülkiyette bulunanlara hakkında sınılama

getirileceğinden bahsetmektedir. O halde Anayasaya göre kültür ve tabiat

varlığı sayılan eserler ile ilgili mülkiyet hakkı da dahil olmak üzere sınırlamalar

getirilebileceği ilkesi benimsenmiştir.

Esasen eski eserler ile ilgili asıl ve ilk çalışma Asar-ı Atika

Nizamnamesi’dir3. 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (eski Medeni

Kanun) 696 ve 697 nci maddeleri define hakkında temel norm getirmiştir.

Özellikle kamunun eski eserleri devlet malı sayarak toplama ve koruma

amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılan 2863 sayılı kanunla yürürlükten

kaldırılan kanunlar şunlardır: 28/2/1960 tarih ve 7463 sayılı “Hususi Şahıslara

Ait Eski Eserlerle Tarihi Abidelerin İstimlaki Hakkında Kanun”; 25/4/1973

tarih ve 1710 sayılı “Eski Eserler Kanunu”; 2/7/1951 tarih ve 5805 sayılı

“Gayrımenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Teşkiline ve Vazifelerine

Dair Kanun” ile 18/6/1973 tarih ve 1741 sayılı “ Gayrımenkul Eski Eserler ve

Anıtlar Yüksek Kurulu Teşkiline ve Vazifelerine Dair 2 Temmuz 1951 tarihli

ve 5805 sayılı Kanunda Bazı Değişiklikler Yapılması Hakkında Kanun”.

Bu gün yürürlükte bulunan ve define hukukunu düzenleyen mevzuat

başta yine yürürlükteki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 63. Maddesi, 4721

sayılı Türk Medeni Kanunu 772 ve 773 ncü maddeleri ile 23/7/1983 tarihinde

yürürlüğe giren 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu

2 Mumcu Ahmet, Eski Eserler Hukuku ve Türkiye, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,

Yıl 1971, Cilt 28, Sayı 1-4, s. 41-42

3 Konu ile ilgili mufassal bir araştırma ve inceleme yapan Ahmet Mumcu Asar-ı Atika Nizamnamesinin

ilkinin 1 Şubat 1284/13.11.1869 tarihinde yayınlandığını Uzun yıllar Cumhuriyet

döneminde de uygulanan ikincisinin ise 26 Mart 1290/7.IV.1874 yayınlandığını tespit etmektedir.

Bakınız.Mumcu Ahmet, Eski Eserler Hukuku ve Türkiye, Ankara Üniversitesi Hukuk

Fakültesi Dergisi, Yıl 1969, Cilt 26, Sayı 1-2, s. 66.

Hukuki Açıdan Define

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 517

hükümleridir. 2863 sayılı KTVKK hükümlerinin uygulanmasını göstermek

üzere çıkartılan ve günün şartlarına göre yenilenen yönetmelikler de

bulunmaktadır.

Yürürlükteki mevzuatın getirdiği hukukî rejim ise KTVKK. nun

5 maddesinin “Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar

ile özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde

bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan

korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları Devlet malı

niteliğindedir.” Her ne kadar korunması gerekli tabiat ve kültür varlıkları

devlet malı niteliğindedir denilmekte ise de bu kategorideki definenin devlet

malı olduğu anlamına gelmez4. Devlet malı olması için definenin ya devlete

veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınır veya taşınmazda bulunması

gerekir ya da müzelere satın alma işlemi yapılması gerekir.

II. DEFİNE KAVRAMI

Definenin bir tanımını TMK 772/ maddesinde yapılmıştır. Bu tanıma

göre “bulunmalarından çok zaman önce gömülmüş veya saklanmış olduğu

ve duruma göre artık malikinin bulunmadığı kesin olarak anlaşılan değerli

şeyler, define sayılır.” Maddenin ikinci fıkrasında ise esasen sahipsiz eşya

konumundaki gömülmüş veya saklanmış şeyin mülkiyetinin kime ait

olduğu sorunu çözülmüştür. Buna göre “define içinde bulunduğu taşınmaz

veya taşınır malın malikinin olur” hükmü getirilmiştir (TMK.772/II ). Aynı

fıkrada “Bilimsel değer taşıyan eşyaya ilişkin hükümler” in saklı tutulduğu

belirtilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 772/I maddesi ile getirilen define

mülkiyeti ile ilgili kuralın TMK. 772/II fıkrası ile “bilimsel değer taşıyan

eşya “ ile ilgili kamu hukuku kuralının olabileceğini ve mülkiyet sorununun

buna göre belirleneceğine işaret edilmiştir. Bilimsel değer taşıyan eşyanın

neler olduğu, eşyaya bilimsel olma özelliğinin kim tarafından ve nasıl

belirleneceğine ilişkin atıf yapılan hüküm 21/7/1983 tarih ve 2863 sayılı

“Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu” dur.

Türk Medeni Kanunu 772/I fıkrasında yapılan define tanımına

göre definenin unsurları şunlardır.

A) Gömülmüş veya Saklanmış Olmak

Gömülmek daha çok toprak altında saklanmak anlamı taşır. Acaba

gömülmekten anlaşılan bir insan fiili olarak bir şeyin üzeri toprak ile örtülerek

4 Aksi görüş olarak define üzerinde koleksiyoncuların mülkiyet hakkına sahip olmadıkları,

onların sadece sıkı denetime tâbi bir zilyet olduğu ileri sürülmektedir. Bkz. Oğuzman/Seliçi/

Oktay-Özdemir, Eşya Hukuku, İstanbul 2012, s. 758.

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2

İhsan ERDOĞAN

518

saklanması ile sınırlımıdır. İnsan fiilinin dışında sel, toprak kayması, yer

çöküntüsü gibi tabii sebeplerle toprak altında kalmanın da gömülme olarak

anlaşılması gerekir. Diğer taraftan kar, buz ve su altında kalma da gömülme

olarak nitelendirilmesi gerekir. Gömülmeden üzerinin, insan eliyle veya

kendiliğinden örtülerek görülmesine engel olma anlaşılmalıdır. Bu sebeple

bakıldığında üzerindeki toprak, çürümüş ağaç, ot dal ve yaprak örtüsü, kar,

buz, hatta su altında olan ve kazı, dalış, temizleme çalışması yapılmadan açığa

çıkarılamayan şeyler, gömülmüş şey olarak kabul edilir. Ancak açığa çıkarma

insan fiili ile olabileceği gibi kendiliğinden tabii olarak da olabilir. Nasıl ki

toprak kayması gömülme sonucunu doğurabiliyorsa, yine toprak kayması ile

toprak altında saklı kalan şeyin açığa çıkması da mümkündür.

Saklanmış şeyden kastedilen ise menkul bir şey içerisinde gizlenme

anlaşılır. Meselâ bir sandık içerisinde fakat gizli bir bölme içerisine

yerleştirilmiş şey saklanmış şey olur. Buna karşılık kilitli sandık içerisine

konmuş olan ve sandık kapağı açılmakla görülen şey saklanmış olmaz.

Saklanma ile ilgili olarak hem saklanan şey hem de bünyesinde saklamanın

yapıldığı şey menkul şey olduğunu tespit etmek yerinde olur. Meselâ sandık

menkul bir şey ve sandığın gizli bölmesinde saklanılan şey de menkuldür.

Gömülme ve saklanmanın eşya hukuku kapsamında define unsuru

sayılabilmesi için bulunmasından çok zaman önce gömülmüş veya saklanmış

olması gerekir(TMK. 772/I). Kanunda vurgulanan “bulunmasından çok

zaman önce gömülmüş ve saklanmış” olmadan özellikle “çok zaman önce”

nitelemesinden ne anlaşılmalıdır. Acaba kaç yıl önce gömülmüş ve saklanmış

olma gerekir. Bu konuda Mecellenin 166. Maddesinde yer alan “Kadim oldur

ki evvelini bilür olmaya” hükmünden istifade edilebilir5. Bulunan eşyanın

niteliği, saklanma şekli ve bulunuş biçimi de onun eski zamandan kalma olup

olmadığı hakkında bir fikir verebilir6.

B) Taşınır Şey Olmak

Türk Medeni Kanunu’nun 772 maddesindeki düzenlemede yer alan

“define” kavramı ister gömülü ister saklı şey olsun gömülü olduğu topraktan,

saklı olduğu taşınır şeyden ayrılabilen bir şeydir. Şüphesiz buradaki

ayrılma fizikî bir ayrılmadan ibaret olmamalıdır. Meselâ eski zamanlardan

toprak altında kalan bir yapıya ait sütun veya sütun başlığı toprak altından

çıkarılmakla define sayılmayabilir. Zira yer altında bulunan obje bir taşınmaz

5 Edis, Seyfullah, Medeni Hukuka Giriş ve Başlangıç Hükümleri, Ankara 1997, s. 98.

6 Akipek/Akıntürk, Eşya Hukuku, İstanbul,2009,s. 598.

Hukuki Açıdan Define

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 519

kültür varlığı7 veya tabiat varlığı 8 olabilir. Üstelik bunların koruması ve

korunması gereken varlıklar9 olması durumu da önemli olan bir husustur. Zira

taşınmaz kültür varlıklarının aynı zamanda korunma alanları olarak muhafaza

edilmesi gerekmektedir10. Bu durumda taşınmaz içerisinde yer alan bir kültür

varlığının taşınmazın dışına çıkarılması da mümkün değildir. Örneğe konu

olan eski bir yapıya ait sütun veya sütun başlığı artık yıkılmış da olsa eski

yapının bir parçası sayılacağından taşınır şey niteliğini kazanmaz.

Taşınır şeyin mutlaka insan eliyle işlenmiş bir obje olması şart değildir.

Bu tabii olarak oluşmuş ve arza bağlı olmayan ondan kolayca ayrılabilen

insan ve hayvan iskeleti, fosil, ocağından çıkarılmış maden cevheri, midye ve

istiridye kabuğu, inci ve hayvan boynuzu olabilir. Bunların oluşumu itibariyle

insan işlemesi olmadığı halde insanlar tarafından kullanılmış bir şey olması

yeterlidir.

Yer altında ve hatta yer üstünde, su altında bulunan madenler define

kavramına girmez. Madenler devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.

Dolayısıyla TMK 718 maddesinde gösterilen arazi üzerindeki mülkiyet

“üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar” hükmünün istisnaları

olabileceği aynı maddenin II fıkrasında gösterilmiştir. Bu fıkra ile atıfta

bulunulan hüküm 4/6/1985 tarih ve 3213 sayılı Maden Kanunu’dur. Maden

Kanunu’nun 4. Maddesine göre “Madenler Devletin hüküm ve tasarrufu

7 Kültür varlıkları”; tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla

ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel

ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır

ve taşınmaz varlıklardır(KTVKK 3/a-1).

8 Tabiat varlıkları”; jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup ender bulunmaları

veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli, yer üstünde, yer altında

veya su altında bulunan değerlerdir . (KTVKK 3/a-2)

9 Koruma”; ve “Korunma”; taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarında muhafaza, bakım, onarım,

restorasyon, fonksiyon değiştirme işlemleri; taşınır kültür varlıklarında ise muhafaza, bakım,

onarım ve restorasyon işleridir.Sit”; tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin

ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini

yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama

konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat

özellikleri ile korunması gerekli alanlardır. (KTVKK 3/a-4).

10 Korunma alanı”; taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının muhafazaları veya tarihi çevre içinde

korunmalarında etkinlik taşıyan korunması zorunlu olan alandır. (KTVKK 3/a-5).

Sit; tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları

devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları,

kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi

hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli

alanlardır. (KTVKK 3/a-3).

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2

İhsan ERDOĞAN

520

altında olup, içinde bulundukları arzın mülkiyetine tabi değildir.” Devletin

hüküm ve tasarrufunda olan madenlerle ilgili olarak Türk Vatandaşı gerçek

ve tüzel kişiler lehine arama, işletme ve işletme ruhsatından doğan bir haklar

demetinden oluşan, bölünme kabul etmeyen maden hakkı tesis edilebilir11.

Maden hakkı kapsamında çıkarılan madenler taşınır mal hükmünde olup ve

taşınır mülkiyetine konu olur12.

Define araması esnasında bulunan ve Maden Kanunu kapsamında

maden olarak kabul edilen cevher gibi şeyler define olarak nitelendirilemez.

Buna karşılık kadim zamanda ocağından çıkarılarak başka bir yere taşınmış

ve insan eliyle veya tabii olarak gömülmüş maden cevheri maden kanunu

kapsamında maden sayılmayıp TMK 772. maddesine göre define hükümlerine

tabi olur.

C) Değerli Şey Olmak

Değerli şeyden kasıt para ile ölçülebilen, piyasada alınıp satılabilen

ekonomik bir değere sahip olan şey demek değildir. Gerçi ekonomik değeri

olmayan bir çok fizikî şeyler ekonomik yarar yokluğu sebebiyle kişiler

tarafından hak konusu yapılmaz. Ancak her ne kadar ekonomik değeri yoksa da

manevi değeri dolayısıyla bazı fizikî şeyler üzerinde korunmaya değer menfaat

bulunabilir. Söz konusu korunmaya değer manevî menfaat dolayısıyla o fizikî

şey hukukî şey olur13. Meselâ maddî olarak hiçbir fonksiyonu olmasa da kadim

devirlerde tılsım olarak kullanılan bazı taş, çöp gibi objeler de meraklısının

elinde değerli bir şey olarak kabul edilebilir. Tedavülden kalkmış kağıt paranın

para olarak bir değeri olmadığı halde koleksiyon değeri bulunabilir.Ancak

koleksiyon değeri olmayan eski kağıt paralar define sayılmaz14. Elbette aynı

benzer objeler genel halk nezdinde ekonomik değer taşımazken “tarih öncesi

ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya

tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve

kültürel açıdan özgün değer(KTVKK 3/a-1) taşıması dolayısıyla bilimsel

değer taşıyan bir şey olabilir.

D) Sahipsiz Şey Olmak

Defineye konu şey bir menkuldür. Her ne kadar bir taşınmaz içinde

ve gömülü olarak bulunsa da taşınmazın bütünleyici parçası (mütemmim

11 Topaloğlu Mustafa, Maden Hukuku, Adana 2011, s. 36.

12 Topaloğlu, s. 35.

13 Ünal Mehmet, Şekli Eşya Hukuku, Ankara 2010, s. 72.

14 Akipek/Akıntürk, s. 598.

Hukuki Açıdan Define

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 521

cüz) değildir. Dolayısıyla sahipsiz şey niteliğindedir. Menkul şey olması

dolayısıyla arzın da mütemmimi veya teferruatı da olmadığından arz ile ilgisi

ve ilişkisi sadece fizikî bir karışım olması münasebeti ile arzın mülkiyetinden

ayrı bir mülkiyet hakkına konu olur. İşte mülkiyet hakkına konu olabilen şeyin

üzerinde bilinen bir mülkiyet ve sahipliğin olmaması gerekir.

III. DEFİNE ARAMA VE DEFİNE BULMA

Definenin gömülü olduğu yerden veya saklı olduğu şeyden bulunarak

çıkartılması define arama amacına matuf bir faaliyet olabileceği gibi başka

bir amaca matuf faaliyet sonucunda da mümkündür. Meselâ inşaat için temel

kazısı, zirai faaliyet olarak tarlanın işlenmesi gibi faaliyetler sonucu da define

bulunup çıkartılabilir. Hatta toprak kayması gibi tabiat olayları sonucunda da

define ortaya çıkabilir.

Öncelikle belirtilmesi gereken husus define arama faaliyeti izne tabi

oluşudur. Kültür ve tabiat Varlıkları Koruma Kanunu’nda iki çeşit arama

faaliyeti düzenlenmiştir.

A. Korunma Alanı İçerisinde Yapılacak Araştırma Sondaj ve Kazı

Suretiyle Arama

Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanununda korunması gerekli

taşınmaz kültür varlıklarının neler olduğu teferruatlı bir şekilde ve örnekleri de

adeta sayılarak gösterilmiştir. Ancak Kanunda zikredilen varlıklar cins olarak

gösterilmiştir. Kanunda zikredilen cinsin tamamının her halukârda korunması

gereken taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları olduğu söylenemez. Zira KTVKK.

nun 7. maddesi korunması gereken kültür ve tabiat varlıklarının ayın olarak,

parça olarak tespitini ve bunların tescilini düzenlemiştir.

“Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili

yapılan tespitler koruma bölge kurulu kararı ile tescil olunur”(KTVKK.7/

III)15. KTVKK nun 6 maddesinde gösterilen taşınmaz kültür ve tabiat

varlıklarından16 korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve

15 Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının tespit edilmesi korunması için tescil

edilmesine ilişkin usul ve esasları düzenleyen “ Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının

ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik” 13/03/2012 tarih ve 28232 sayılı

Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunda ve yönetmelikte geçen tescil

ifadesi Koruma Bölge Kurulu kararı ile yine Koruma Bölge Müdürlüğünce tutulan sicile

kaydetmedir. Ayrıca koruma tescil kararı tapuya kayıtlı ve özel mülk olan taşınmazlarla ilgili

olması halinde ilgili tapunun beyanlar hanesine de kayıt konur.

16 Madde 6 – Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları şunlardır:

a) Korunması gerekli tabiat varlıkları ile 19 uncu yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlar,

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2

İhsan ERDOĞAN

522

doğal sit alanlarının tespiti ile koruma bölge kurulu kararı ile tescili yapılır17.

Tescili yapılmış olan sit alanları ve koruma alanlarında yapılacak her

türlü araştırma kazı ve sondaj yapma hakkı Kültür ve Turizm Bakanlığına

aittir. Ancak Bakanlığın izni ile başka kişi, kurum ve kuruluşlar da araştırma,

kazı ve sondaj yapabilir. Araştırma, kazı ve sondaj işleri bizzat Banlık

elamanlarınca yapılabileceği gibi Bakanlık elamanları ile birlikte Bakanlıkça

görevlendirilen Türk Bilim adamları tarafından da yapılabilir. Araştırma, kazı

ve sondaj işlerini Bakanlık elemanlarının veya Bakanlıkça görevlendirilen

Türk bilim adamlarının yapacakları çalışmalara Bakanlık izin verir.

Türk ve yabancı heyet ve kurumlara araştırma izni verilebilmesi için

önce Bilimsel ve malî yeterliliğinin Bakanlıkça takdir ve kabul edilmesi

gerekir. Yeterli görülen Türk ve yabancı heyet ve kurumlara Kültür ve Turizm

b) Belirlenen tarihten sonra yapılmış olup önem ve özellikleri bakımından Kültür ve Turizm

Bakanlığınca korunmalarında gerek görülen taşınmazlar,

c) Sit alanı içinde bulunan taşınmaz kültür varlıkları,

d) Millî tarihimizdeki önlemleri sebebiyle zaman kavramı ve tescil söz konusu olmaksızın

Millî Mücadele ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda büyük tarihi olaylara sahne

olmuş binalar ve tesbit edilecek alanlar ile Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından kullanılmış

evler.

Ancak, Koruma Kurullarınca mimari, tarihi, estetik, arkeolojik ve diğer önem ve özellikleri

bakımından korunması gerekli bulunmadığı karar altına alınan taşınmazlar, korunması

gerekli taşınmaz kültür varlığı sayılmazlar.

Kaya mezarlıkları, yazılı, resimli ve kabartmalı kayalar, resimli mağaralar, höyükler, tümülüsler,

ören yerleri, akropol ve nekropoller; kale, hisar, burç, sur, tarihi kışla, tabya ve isihkamlar

ile bunlarda bulunan sabit silahlar; harabeler, kervansaraylar, han, hamam ve medreseler;

kümbet, türbe ve kitabeler, köprüler, su kemerleri, su yolları, sarnıç ve kuyular; tarihi

yol kalıntıları, mesafe taşları, eski sınırları belirten delikli taşlar, dikili taşlar; sunaklar, tersaneler,

rıhtımlar; tarihi saraylar, köşkler, evler, yalılar ve konaklar; camiler, mescitler, musallalar,

namazgahlar; çeşme ve sebiller; imarethane, darphane, şifahane, muvakkithane, simkeşhane,

tekke ve zaviyeler; mezarlıklar, hazireler, arastalar, bedestenler, kapalı çarşılar, sandukalar,

siteller, sinagoklar, bazilikalar, kiliseler, manastırlar; külliyeler, eski anıt ve duvar kalıntıları;

freskler, kabartmalar, mozaikler, peri bacaları ve benzeri taşınmazlar; taşınmaz kültür

varlığı örneklerindendir. (1)

Tarihi mağaralar, kaya sığınakları; özellik gösteren ağaç ve ağaç toplulukları ile benzerleri;

taşınmaz tabiat varlığı örneklerindendir.

17 Madde 7 – (Değişik: 17/6/1987 - 3386/2 md.)

(Değişik birinci fıkra : 26/5/2004-5177/26 md.) Korunması gerekli taşınmaz kültür

ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespiti, Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde

ilgili ve faaliyetleri etkilenen kurum ve kuruluşların görüşü alınarak yapılır.

Yapılacak tespitlerde, kültür ve tabiat varlıklarının tarih, sanat, bölge ve diğer özellikleri

dikkate alınır. Devletin imkanları gözönünde tutularak, örnek durumda olan ve ait olduğu

devrin özelliklerini yansıtan yeteri kadar eser, korunması gerekli kültür varlığı olarak belirlenir.

Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler koruma

bölge kurulu kararı ile tescil olunur.

Hukuki Açıdan Define

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 523

Bakanlığı araştırma izni verir. Bunların yapacağı kazı ve sondaj izni ise

Bakanlığın teklifi ile Bakanlar Kurulu tarafından verilir18.

Taşınmaz kültür varlığı sahibi özel hukuk kişileri de sahip oldukları

taşınmaz üzerinde kültür varlığı aramak maksadıyla izinsiz olarak araştırma

kazı ve sondaj yapamaz19. Malik olmanın bir avantajı yoktur.

B ) Korunma Alanı Dışında Yapılacak Arama

Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu defineyi korunması gerekli taşınmaz

kültür ve tabiat varlıklarının dışında tutmuştur. Bu kanuna göre koruma

alanında bulunan bütün kültür ve tabiat varlıkları koruma alanındaki taşınmaz

bütünlüğü içinde görülmektedir. Buna karşılık taşınırlarda korunması gereken

tabiat ve kültür varlığı kategorisine alınabilmektedir. Nitekim Kanunun 23.

maddesi bu hususu düzenlemektedir20. Taşınır kültür varlığı menkul şeyler de

18 Madde 35 – Bu kanun hükümlerine tabi, taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını meydana

çıkarmak üzere, araştırma, sondaj ve kazı yapma hakkı, sadece Kültür ve Turizm Bakanlığına

aittir.

Bilimsel ve mali yeterliği Kültür ve Turizm Bakanlığınca takdir ve kabul olunan Türk

ve yabancı heyet ve kurumlara araştırma izni, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından; sondaj

ve kazı yapma izni Kültür ve Turizm Bakanlığının teklifi üzerine, Bakanlar Kurulu kararı

ile verilir, Kültür ve Turizm Bakanlığı elemanları veya bu Bakanlıkça görevlendirilecek

Türk bilim adamları tarafından yapılacak araştırma, sondaj ve kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığının

iznine bağlıdır. Askeri yasak bölgelerde yapılacak araştırma, sondaj ve kazı

için gerekli ruhsatname, Genelkurmay Başkanlığının iznini müteakip, sözü geçen

heyet ve kurumların göstereceği uzmanlar adına düzenlenir. Kültür ve Turizm Bakanlığınca

haklı görülebilecek sebep olmadıkça heyet ve kurumlar ruhsatnamedeki üyelerini değiştiremezler.

Su altında korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu bölgeler, ilgili kurum

ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak Kültür ve Turizm Bakanlığınca tespit edilir ve Bakanlar

Kurulu kararı ile yayımlanır. Bu bölgelerde, sportif amaçlı dalış yapmak yasaktır, ikinci

fıkra hükümlerine göre izin almak şartıyla araştırma ve kazı yapılabilir.

19 Madde 36 – Taşınmaz kültür varlığı sahiplerinin kendi mülkleri içinde kültür varlığı aramak

maksadı ile araştırma, sondaj ve kazı yapmaları da bu Kanunun 35 ve 41 inci maddeleri hükümlerine

tabidir.

20 Madde 23 – Korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıkları şunlardır:

a) (Değişik: 17/6/1987 - 3386/9 md.) Jeolojik, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait, jeoloji,

antropoloji, prehistorya, arkeoloji ve sanat tarihi açılarından belge değeri taşıyan ve ait

oldukları dönemin sosyal, kültürel, teknik ve ilmi özellikleri ile seviyesini yansıtan her türlü

kültür ve tabiat varlıkları;

Her çeşit hayvan ve bitki fosilleri, insan iskeletleri, çakmak taşları (sleks), volkan camları

(obsidyen), kemik veya madeni her türlü aletler, çini, seramik, benzeri kab ve kacaklar,

heykeller, figürinler, tabletler, kesici, koruyucu ve vurucu silahlar, putlar (ikon), cam eşyalar,

süs eşyaları (hülliyat), yüzük taşları, küpeler, iğneler, askılar, mühürler, bilezik ve benzerleri,

maskeler, taçlar (diadem), deri, bez, papirus, parşümen veya maden üzerine yazılı veya

tasvirli belgeler, tartı araçları, sikkeler, damgalı veya yazılı levhalar, yazma veya tezhipli kitaplar,

minyatürler, sanat değerine haiz gravür, yağlıboya veya suluboya tablolar, muhalleGazi

Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2

İhsan ERDOĞAN

524

koruma altına alınabilir. Bunun için kanunun 23 maddesinde “Jeolojik, tarih

öncesi ve tarihi devirlere ait, jeoloji, antropoloji, prehistorya, arkeoloji ve

sanat tarihi açılarından belge değeri taşıyan ve ait oldukları dönemin sosyal,

kültürel, teknik ve ilmi özellikleri ile seviyesini yansıtan her türlü kültür ve

tabiat varlıkları” olarak tanımlanan ve ikinci fıkrada geniş bir örnek listesi

gösterilen şeyler arasında 20/04/2009 tarih, 27206 sayılı Resmi Gazete’de

yayımlanarak yürürlüğe giren “Korunması Gerekli Taşınır Kültür Ve Tabiat

Varlıklarının Tasnifi, Tescili ve Müzelere Alınmaları Hakkında Yönetmelik”

hükümlerine göre tasnif ve değerlendirme yapılarak tescil edilenler taşınır

kültür varlıkları olarak kabul edilir.

O halde taşınır kültür varlığı olarak tespit ve tescil edilebilecek her

türlü kültür ve tabiat varlıkları ile etnografik nitelikli kültür varlıklarını arama

faaliyeti define arama olarak nitelendirilmektedir. Define arama faaliyetini,

kanunun 6 ncı maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı

olarak belirtilen yerler ile tespit ve tescil edilen sit alanları ve mezarlıklar

dışında, yapılacak çalışmalar olarak diğerinden ayırmak gerekmektedir.

KTVKK 6 ncı maddesinde belirtilen yerler dışında yapılacak define aramaları

Kültür ve Turizm Bakanlığınca define arama ruhsatnamesi verilebilir(KTVKK.

50). Şüphesiz define arama da Kültür ve Turizm Bakanlığınca izne tâbi

tutulmuştur. Define arama ruhsatı, 27 Ocak 1984 tarih ve 18294 sayılı Resmi

Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Define Arama Yönetmeliği’nin 10

ncu maddesine göre arama yapılacak yerdeki müze müdürlüğünce verilir.

Define Arama Yönetmeliğine göre düzenlenmiş bir ruhsat olmaksızın yapılan

define aramaları yasaktır.

C) Define Bulma

Taşınmaz Kültür ve tabiat varlıkları ile sit alanlarında yapılacak

araştırma kazı ve sondaj faaliyetleri Kültür ve Turizm Bakanlığının iznine tabi

olduğunu, hatta yabancıların iştiraki halinde bunun Bakanlar kurulunun iznine

tabi olduğunu, bu alanların dışında yapılacak arama faaliyetlerinin de ilgili

fat (religue’ler), nişanlar, madalyalar, çini, toprak, cam, ağaç, kumaş ve benzeri taşınır eşyalar

ve bunların parçaları,

Halkın sosyal heyetini yansıtan, insan yapısı araç ve gereçler dahil, bilim, din ve mihaniki

sanatlarla ilgili etnografik nitelikteki kültür varlıkları.

Osmanlı Padişahlarından Abdülmecit, Abdülaziz, V. Murat, II. Abdülhamit, V. Mehmet

Reşat ve Vahidettin ve aynı çağdaki sikkeler, bu Kanuna göre tescile tabi olmaksızın yurt

içinde alınıp satılabilirler.

Bu madde kararına girmeyen sikkeler bu Kanunun genel hükümlerine tabidir.

b) Millî tarihimizdeki önemleri sebebiyle, Millî Mücadele ve Türkiye Cumhuriyetinin

kuruluşuna ait tarihi değer taşıyan belge ve eşyalar, Mustafa Kemal ATATÜRK’e ait zati

eşya, evrak, kitap, yazı ve benzeri taşınırlar.

Hukuki Açıdan Define

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 525

Müze Müdürlüğünün iznine tabi olduğu nu tespit ettik. Burada dikkat edilirse

izne tabi faaliyetin amacı önem taşımaktadır. Taşınır ve taşınmaz kültür ve

tabiat varlıklarını arama ve bulma amacıyla yapılacak her türlü faaliyet izne

tabi tutulmuştur. Acaba böyle bir amaç olmaksızın yapılan çalışmalar ve

hatta herhangi bir çalışma olmaksızın bulunana “define”ler hakkında nasıl bir

hüküm verilecektir. Şüphesiz bir define arama amaçlı çalışma olmadığından

yasak kanunun yasakladığı bir fiil de yoktur. Dolayısıyla kendiliğinden

açığa çıkmış bir definenin bulunması keyfiyetinin kanuna aykırılığından da

bahsedilemez. Ancak Kanun bu durumu da düzenlemiş define bulana bir

yükümlülük yüklemiştir. Kanunun 4. Maddesinde “Taşınır ve taşınmaz kültür

ve tabiat varlıklarını bulanlar, malik oldukları veya kullandıkları arazinin

içinde kültür ve tabiat varlığı bulunduğunu bilenler veya yeni haberdar olan

malik ve zilyetler, bunu en geç üç gün içinde, en yakın müze müdürlüğüne

veya köyde muhtara veya diğer yerlerde mülki idare amirlerine bildirmeye

mecburdurlar.”(KTVKK. 4/I).

IV. DEFİNE ÜZERİNDEKİ HAK SAHİPLİĞİ SORUNU

Define ile ilgili çözülmesi gereken temel konu mülkiyet hakkı

konusudur. Define üzerindeki mülkiyet hakkı ile ilgili TMK 772/II “Bilimsel

değer taşıyan eşyaya ilişkin hükümler saklı kalmak üzere define, içinde

bulunduğu taşınmaz veya taşınır malın malikine ait olur” hükmü mülkiyet

hakkının kime ait olduğunun belirlenmesinde asıl kuraldır. Buna karşılık

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 5 nci maddesi “Devlete,

kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel hukuk hükümlerine tabi

gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen

veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz

kültür ve tabiat varlıkları Devlet malı niteliğindedir.” hükmünü taşımaktadır.

Türk Medeni Kanunu’nun 772/II hükmü ile getirilen temel kural definenin

mülkiyetinin bulunduğu taşınmaz veya taşınıra tâbi olarak belirleneceğini

göstermektedir. Kuralın istisnası ise fıkranın başlangıç kısmında “…bilimsel

değer taşıyan eşyaya ilişkin…” farklı bir hükmün olabileceğine işaret

edilmiştir ki bu KTVKK nu ile getirilen hükümleri kastetmektedir. Kültür

ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 5 nci maddesinde ise ana kural

“…varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli

taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları Devlet malı niteliğindedir.”

şeklinde belirlenmiştir. Burada “devlet malı” denilmemekte, “devlet malı

niteliğinde” denilmektedir. Bu iki kavram eş anlam taşımamaktadır. Ancak

sanki bütün kültür ve tabiat varlıklarının devlet mülkiyetinde olduğu zehabı

da uyandırmaktadır.

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2

İhsan ERDOĞAN

526

Bulunan definenin mutlak özel mülkiyete konu olabilmesi için

Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tasnifi, Tescili ve

Müzelere Alınmaları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre korunması

gerekli görülmeyerek tescil dışı bırakılan kültür ve tabiat varlıkları kararının

alınması gerekir(Yönetmelik m.9). Korunması ve tescili gerekli taşınır kültür

ve tabiat varlıkları ise özel mülkiyete tabi iken, mülkiyet hakkı önemli ölçüde

sınırlandırılmıştır.

A) DEFİNENİN ÖZEL MÜLKİYETE KONU OLMASI

1. Definenin Çıkarıldığı Taşınmaz Sahibine Ait Olması

Korunması gerekli görülmeyerek tescil dışı bırakılan kültür ve tabiat

varlıkları kararının alınması ile birlikte definenin maliki definenin bulunduğu

taşınmazın maliki olur. Bu çeşit define üzerinde herhangi bir kayıt yoktur.

Serbest mal olma özelliğini göstermek üzere “Tescil Dışı Taşınır Kültür ve

Tabiat Varlığı Belgesi” tanzim edilerek sahibine iade edilir. Buna karşılık

yanıltıcı nitelikleri sebebiyle piyasada dolaşımı uygun görülmeyen tescil

dışı bırakılan kültür varlıkları müzede alıkonulur. Definenin Tescil Dışı

Taşınır Kültür ve Tabiat Varlığı olmasına karşı müzede alıkonmasının sebebi

defineciliğin spekülasyona alet edilmesinin önüne geçilmesi olsa gerek. Ancak

bedelinin ödenip ödenmeyeceği hususunda bir açıklama yoktur. Halbuki

müzeler korunması gerekli taşınır tabiat ve kültür varlıklarını tescil ettikten

sonra takdir ettiklerini satın alabilmekte, dolayısıyla bir bedel ödemektedir.

Tescile tabi tutulmayan fakat yanıltıcı niteliği dolayısıyla bila bedel müzede

alıkonan define için bir bedel takdir edilip ödenmemesini anlamak zordur.

2. Definenin Saklandığı Taşınır Sahibine Ait Olması

Define kavramından ilk olarak toprağa gömülme anlaşılıyorsa da taşınır

şeyler içine de bazı şeylerin saklanması mümkündür. Böyle durumlarda da

bulunan şey hangi taşınır bünyesinde bulunmuşsa onun malikine ait olur.

3. Mülkiyet Hakkına Getirilen Sınırlamalar

Türk Medeni Kanunu 772 nci maddesi ile getirilen ana kural, define

mülkiyetinin definenin bulunduğu arazi veya taşınır şey mülkiyetine bağlı

olarak onların malikine ait olmasıdır. Definenin bulunduğu arazi devlete

veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait olması durumunda define de arazinin

sahibi olan devlet ya da kamu kurum ve kuruluşlarına ait olur. Aynı ilke gereği

definenin gömülü olduğu arazinin özel hukuk kişisine (gerçek kişi veya özel

hukuk tüzel kişisi) ait olur. Definenin bir taşınırda saklı olması halinde de aynı

kural geçerli olup, taşınır kime ait ise definenin mülkiyeti de ona ait olur.

Hukuki Açıdan Define

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 527

Ancak bu şekilde belirlenen mülkiyet hakkı üzerinde Kültür ve Tabiat

Varlıkları Koruma Kanunu sınırlamalar getirmiştir. Devlet malı niteliğini

taşıyan korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıklarının Devlet elinde ve

müzelerde bulundurulması ve bunların korunup değerlendirilmeleri Devlete

aittir. Bu gibi varlıklardan gerçek ve tüzelkişilerin ellerinde bulunanlar, değeri

ödenerek Bakanlık tarafından satın alınabilir(KTVKK 24/I). Kanunda geçen

satın alınabilir deyimini her iki tarafın rızası ile yapılan satış sözleşmesi olarak

algılamak yanlış olur. Bu Devletin tek tarafl ı olarak ve bedelini de kendisinin

takdir ettiği bir irade ile satın almadır ki kanunla düzenlenen bir çeşit iştira

hakkıdır.

Korunması gereken kültür ve tabiat varlığı olarak tescil edilen fakat

müzelerce de satın alınmayan define malikinin mülkiyet hakkına ilişkin

sınırlamalar KTVKK. nunca getirilmiştir. Her ne kadar müzenin dışında

gerçek ve tüzel kişiler ve hatta kamu tüzel kişileri dahi bu şeylere malik

ise de çok sıkı bir denetime tabidiler. Elinde taşınır kültür varlığı bulunan

herkes kamu kurumu ve kuruluşları dahil, bunları satmak istediklerinde önce

Devlet müzelerine haber vermek zorundadır. Bakanlık bunları bir komisyon

marifetiyle takdir edeceği bedel üzerinden satın alabilir(KTVKK.30).

Korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıkları yurt dışına

çıkarılamaz. Ancak, gereken tedbirler ve teminat alınmak suretiyle Kültür

bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla bu tür varlıklar yurt dışına

çıkarılabilir(KTVKK.31). Görüldüğü gibi yurtdışına çıkarma yasağı da bir

çeşit kısıtlamadır.

Alım ve satımı serbest bırakılan define eserlerinin satımında her ne

kadar serbestlik varsa da Devletin rüçhan hakkı bulunmaktadır(KTVKK.24/

VI). Ancak ne kanunda ne de ilgili yönetmeliklerde bu rüchan hakkının ne

zaman ve nasıl kullanılacağı düzenlenmemiştir.

Tescile Tabi Taşınır Kültür ve Tabiat Varlığı Belgesi ile kendisine

bırakılan defineleri elinde bulunduranlar ilgili müze müdürlüğüne en az üç

yılda bir varlığın kendisinde bulunduğuna dair bildirimde bulunur, gerektiğinde

müze bu süre dolmadan da denetim yapabilir veya bildirimde bulunulmasını

isteyebilir. Belgede belirtilen kültür ve tabiat varlığını kaybedenlere ve

zarar verenlere değeri ödetilir (Korunması Gerekli Taşınır Kültür Ve Tabiat

Varlıklarının Tasnifi, Tescili ve Müzelere Alınmaları Hakkında Yönetmelik

m.10, b.3).

Tasnif ve tescil dışı bırakılan ve müzelere alınması gerekli görülmeyen

define, sahiplerine bir belge ile iade olunurlar. Bunlar üzerinde, sahipleri her

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2

İhsan ERDOĞAN

528

türlü tasarrufta bulunabilirler. Ancak bu tasarruf sınırsız değildir. Zira tasnif

ve tescil dışı bırakılan ve Devlet müzelerine alınması gerekli görülmeyen

taşınır kültür varlıklarının ticareti, ancak Kültür ve Turizm Bakanlığının izni

ile yapılır (KTVKK.27) . Koruma ve tescil dışı tutulan defineler bir yıl içinde

sahipleri tarafından alınmazlarsa artık mülkiyet haklarını da kaybederler.

Devlet bunları müzelerde alıkoyabileceği gibi satabilir de (KTVKK 25/IV).

4. Mülkiyet Hakkının Kazanılamaması ve Kaybı

Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu kapsamına giren defineler

üzerinde yukarıda anlatıldığı gibi özel mülkiyet hakkının kurulabilmesi

için Kanunun yasakladığı işlem ve fiillerin yapılmamamsı gerekir. Meselâ

izinsiz kazı, izinsiz ticaret, yurt dışına çıkarma gibi fiiller başlıca yasaklar

olup bu fiilleri işleyenler hakkında hapis ve adlî para cezası düzenlenmiştir

(KTVKK. 65-74). Kanunun yasakladığı bir cezai fiili işleyenler, fiilleri

sebebiyle cezalandırılırken yine fiillerinin sonucu olarak buldukları veya

elleri altında bulundurdukları definenin mülkiyetini kazanamazlar. Kanunun

75 nci maddesi ile “Bu Kanun kapsamında kalan suçlar nedeniyle elkonulan

taşınır kültür ve tabiat varlıkları müzeye teslim edilir.” Hükmü bu kanaatimizi

desteklemektedir. Ayrıca geçici 8 madde hükmü ile de benzer bir sonucu

çıkarmak mümkündür21.

B) DEFİNENİN KAMU MÜLKİYETİNE KONU OLMASI

Define mülkiyetinin devlet veya özel mülkiyete tabi olup olmadığını

ayıracak temel kural TMK.772 nci maddesinde yer alan kuraldır. Buna göre

eğer define devlete ait bir taşınmaz veya taşınırda bulunmuşsa hiç şüphesiz

defineyi kim bulursa bulsun maliki devlettir.

Diğer taraftan özel mülkte bulunan definenin korunması gerekli kültür

ve tabiat varlığı olarak tasnif ve tescilinden sonra müzeler tarafından satın

alınabilir. Bu durumda defineyi devlet malı yapan satın alma işlemidir.

Definenin bilimsel ve kültürel değer taşıması özellikle korunmaya

değer tabiat ve kültür varlığı niteliği için gereklidir. Zira özel mülkiyete tâbi

olan definelerin müzeler tarafından tek tarafl ı satın alma kararı ile devlet malı

21 Geçici Madde 8 – (Ek: 4/2/2009-5835/4 md.) “11/3/2005 tarihinden önce bir şekilde koleksiyoncular

tarafından edinilmiş ve bağlı bulunduğu müzedeki envanter defterine kaydı

yaptırılmış taşınmaz kültür varlıkları, koleksiyoncular arasında hiçbir surette değiştirilemez

ve satılamaz. Ancak bu taşınmaz kültür varlıklarından; müze ve ören yerlerindeki eserlerin

bütünleyicisi olduğu tespit edilen parçalar ile müze koleksiyonlarını tamamlar nitelikte olanları

Kültür ve Turizm Bakanlığının bedelsiz olarak alma hakkı saklıdır.”

Hukuki Açıdan Define

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 529

haline getirilmesi böyle bir sıfatın varlığını gerektirir. Define olarak bulunan

şeyin jeoloji, antropoloji, prehistorya, arkeoloji ve sanat tarihi bilimleri

açısından açılarından belge değeri taşıması gerekir.

Definenin Jeolojik, tarih öncesi ve tarihî devirlere ait şeyler olması

gerekir. Bu, definenin eski eser olması özelliğidir Yalnız “Osmanlı

Padişahlarından Abdülmecit, Abdülaziz, V. Murat, II. Abdülhamit, V. Mehmet

Reşat ve Vahidettin ve aynı çağdaki sikkeler” eski de olsalar herhangi bir

sınırlamaya tabi olmaksızın üzerinde özel mülkiyet hakkı kurulabilir. Diğer

taraftan “Millî tarihimizdeki önemleri sebebiyle, Millî Mücadele ve Türkiye

Cumhuriyetinin kuruluşuna ait tarihî değer taşıyan belge ve eşyalar, Mustafa

Kemal ATATÜRK’e ait zati eşya, evrak, kitap, yazı ve benzeri taşınırlar” da

tarihî geçmişleri bakımından eski olmamalarına rağmen korunması gerekli

kültür varlıklarıdır.

Ayrıca KTVKK na aykırı ve suç olarak da kabul edilen davranış ve filer

sonucunda bulunan ve elde bulundurulan defineler üzerinde özel mülkiyet

kazanılamayacağından yine devlet malı olurlar. Defineyi bulan da en geç üç

gün içerisinde KTVKK nu 4 maddesine gösterilen yetkili mercilere bildirimde

bulunmayanlar da şüphesiz mülkiyet hakkı kazanamazlar; bu durumda

definenin maliki devlet olur.

C) DEFİNEYİ BULANIN HUKUKEN KORUNMASI

Define bulan ile definenin bulunduğu taşınır ya da taşınmaz maliki

aynı şahıs ise definenin mülkiyeti definenin saklı veya gömülü olduğu malın

malikine ait olacağından, bulan ayrıca bir hak kazanmaz. Buna karşılık define

bulan kendisine ait olmayan bir taşınır veya taşınmaz mal içinde define

bulursa definenin mülkiyetini kazanamaz. Bu gibi durumda define bulan

define malikinden veya devletten uygun bir ödül talep edebilir.

Türk Medeni Kanununun 772 nci maddesi üçüncü fıkrasında defineyi

bulanın malik olmaması durumunda değerinin yarısına kadar uygun bir ödülü

isteyebileceği düzenlenmiştir. Buna göre bulan sadece definenin değerine göre

ve değerinin en fazla yarısı olan uygun bir ödül alacağı hakkı kazanmaktadır.

Ödül miktarı definenin değerinin yarısını geçmeyecek ve uygun olacaktır. Türk

Medenî Kanunda ve Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanununda ödülün miktarının

ve uygunluğun ölçüsü belirtilmemiştir. Buna karşılık 2863 sayılı KTVKK

nunun 64. Maddesinde çeşitli ihtimaller de göz önüne alınarak ödül miktarı ile

ilgili düzenleme yapılmıştır. KTVKK 64 maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti

sınırları içinde yer üstünde, yer altında ve su altında bulunan taşınır kültür

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2

İhsan ERDOĞAN

530

varlıklarını 4 üncü maddede yazılı makam ve mercilere, aynı maddede yazılı

süreler içerisinde haber verenlere” ödül verilmesi düzenlenmektedir. Kanunda

“yer üstünde, yer altında ve su altında bulunan taşınır kültür varlıklarını”

haber verenlerden bahsetmektedir. Burada geçen “yer üstünde, yer altında

ve su altında” ifadelerinin Türk Medenî Kanunu madde 772 de geçen

“gömülmüş veya saklanmış şey” kavramıyla aynı olduğunu belirtmek gerekir.

Yukarıda, gömülme deyiminin toprak altını çağrıştırmasına karşılık su altını

da kapsayacağına dair izahta yapılmıştı. Yine TMK 772 de geçen saklanma

deyiminin de definenin menkul bir şey içinde gizlenmiş olmasına tekabül

ettiği açıklanmıştı. Bu çağrışım KTVKK da geçen “yerüstü” ifadesinde

bulunmaktadır. Türk Medenî Kanununda geçen “defineyi bulan kimse” nin

karşılığı ise KTVKK nu 64 ncü maddede yer alan “haber verenler” ifadesi

içinde yer almaktadır. Zira ister izinli define araştırması sonucu, ister tesadüfen

define bulanlar KTVKK madde 4 uyarınca en geç üç gün içerisinde yetkililere

bildirme yükümlülüğü altına sokulmuştur. Kanunda geçen yetkililere bildirim

şüphesiz hak kazanma için aranan şart olan haber vermeyi karşılar.

1. İkramiye Hakkı ve Hukuki Niteliği

Kendisine ait taşınır veya taşınmaz içinde define bulunlar yine

KTVKK 4 ncü maddesine göre ilgililere ihbarda bulunmak zorundadır. Bu

yükümlülüğünü yerine getiren taşınmaz veya menkul mal sahibi define bulan,

yukarıda yapılan izahlardan da anlaşılacağı gibi definenin mülkiyet hakkını

kazanır. Esasen burada mülkiyet hakkının kazanılmasından ziyade aidiyeti

belli olur. Bu durumdaki kimselere ne TMK. hükümlerine göre ne de KTVKK

na göre ödül, ikramiye ödemesi yapılmaz(KTVKK. 64/I-a).

a. Definenin Kamuya Ait Taşınmazlarda Bulunması Halinde

İkramiye Miktarı

Define kamuya ait bir taşınmazda veya taşınırda yada deniz altında

bulunursa mülkiyeti devlete ait olur. Ayrıca mülkiyeti şahıslara ait olmak üzere

bulunan define müzeler tarafından satın alınması ile yine mülkiyet devlete

geçer. Yine kanunun yasakladığı fiil davranışlarda bulunanlarda hiçbir hak

sahibi olamayacağından bulunan define devlete ait olur22.

İşte devlete ait bir taşınır veya taşınmazda define bulanlar mülkiyet

hakkını kazanamamasına karşılık devlette karşı bir ikramiye isteme hakkı

kazanır. Kanun ikramiye miktarını da belirlemiştir. “Kültür varlığı Devlete ait

22 Serozan, izinsiz hazine arayıp bulanlara ödül verilip verilmeyeceğinin tartışıldığını ifade

etmektedir. Bkz. Serozan; Rona; Taşınır Eşya Hukuku, İstanbul, 2002, s. 249.

Hukuki Açıdan Define

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 531

arazide bulunmuş ise, takdir olunacak bedelin % 40’ı bulana ikramiye olarak

verilir”(KTVKK. 64/I-c) Aynı hüküm “Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıklarını

Bulanlara, Haber Verenlere ve Yakalayan Kamu Görevlilerine Verilecek

İkramiye İle İlgili Yönetmelik” te de tekrar edilmektedir.

Nerede bulunursa bulunsun, bulanlarca yetkili makamlara bilgi

verilmeyerek gizlenmiş olan defineyi ihbar edenlerin de bir hakkı vardır. Eğer

define korunması gereken taşınır kültür ve tabiat varlığı vasfını taşımıyorsa

ihbar eden sanki defineye mevzuata uygun olarak bulup ihbar eden malik

gibi mülkiyet hakkını kazanır, ayrıca bir ikramiye verilmez (KTVKK.64/

I-d). Bura da definenin mülkiyetine ilişkin temel kuraldan ayrılındığını

görülmektedir. Buna karşılık “Nerede olursa olsun yeni bulunup da süresi

içinde haber verilmediğinden gizlenmiş sayılan varlıkları haber verenlere ve

bunları yakalayan kamu görevlilerine de ikramiye verilir(KTVKK.64/I- e)23.

KTVKK 64/I-b “Bulunan varlık başkasının mülkü içinde ise Kültür

ve Turizm Bakanlığınca varlığın değeri dikkate alınarak, takdir olunacak

bedelin % 80’i ikramiye olarak bulan ile mülk sahibi arasında yarı yarıya

paylaştırılır” şeklindeki hükmünü bulunan definenin müzelerce satın alınması

halinde malike ödenecek satın alma bedeli ve bulana verilecek ikramiye olarak

anlamak gerektiği kanaatindeyim.

b. Definenin Özel Mülkte Bulunması Halinde İkramiye Miktarı

Defineyi bulan kendisine ait veya kamuya ait bir mülkte bulmamış, aksine

başkasına ait bir mülkte bulmuş ise mülkiyet hakkını kazanamayacağını, hem

TMK hem de KTVKK hükümlerine göre ikramiye hakkını kazanabileceğini

yukarıda izah etmiştik. KTVKK. 64/I-a bendinde geçen “Bulunan varlık

başkasının mülkü içinde ise Kültür ve Turizm Bakanlığınca varlığın değeri

dikkate alınarak, takdir olunacak bedelin % 80’i ikramiye olarak bulan ile

23 İkramiye bedeli, “Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Bulanlara, Haber Verenlere ve Yakalayan

Kamu Görevlilerine Verilecek İkramiye İle İlgili Yönetmelik” in 4 maddesinde şu şekilde

belirtilmiştir: 1905 Sayılı “Menkul ve Gayrimenkul Emval ile Bunların İntifa Haklarının

ve Daimi Vergilerin Mektumlarını Haber Verenlere Verilecek İkramiyelere Dair Kanun”da

belirlenen şekilde;

a) 5.000 liraya kadar % 30,

b) 25.000 liraya kadar (5.000 liradan yukarı olan kısmı için) % 25,

c) 50.000 liraya kadar (25.000 liradan yukarı olan kısmı için) % 15,

d) 100.000 liraya kadar (50.000 liradan yukarı kısmı için) % 10,

e) 100.000 liradan yukarı olan kısmı için % 7,5

Oranlarındaki miktarı, haber veren ve yakalayan şahıslara ayrı ayrı ikramiye olarak ödenir.

Gerek haber verenler ve gerekse yakalayan kamu görevlilerinin birden fazla olmaları halinde

hesap edilen ikramiye aralarında eşit olarak paylaştırılır.

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2

İhsan ERDOĞAN

532

mülk sahibi arasında yarı yarıya paylaştırılır” hükmünün bulunan definenin

müzelerce satın alınması ile ilgili olduğunu tekraren belirtmek gerekmektedir.

Bu durumda definenin değerinin % 40 ını mülk sahibine satış bedeli olarak, %

40 ının da bulana ikramiye olarak ödeneceği şeklinde anlamak gerekmektedir.

Eğer, bulunan define ilgili müze tarafından korunması gereken taşınır

kültür varlığı olarak tescil edilir fakat satın alınmayarak sahibine iade edilirse

bulan, definenin malikinden TMK 772/III hükmüne göre definenin değerinin

yarısını geçmemek üzere bir ödül vermesini isteyebilmesi gerekir. Definenin

tasnif ve tescil dışı tutulması halinde de aynı kural geçerlidir. Bu durumda

ikramiye talebi define maliki olan özel şahsa karşı yapılması gerekir. İkramiye

bedeli üzerindeki uyuşmazlık halinde mahkemece KTVKK. 64/I-c bendi

kıyasen uygulanarak % 40 ikramiyeye hükmedilebilir. Ayrıca TMK772/III

“uygun bir ödül” değerlendirmesini de yapan hakim definenin bedelinin % 40

ından daha aşağı bir miktarı da ödül olarak kararlaştırabileceği kanaatindeyim.

Aynı uygulamanın bulunan definenin korunması gereken kültür ve tabiat

varlığı olarak değerlendirilmememsi halinde de yapılması gerekir.

c. İkramiye hakkının hukukî niteliği

İkramiye hakkı özel hukuktan doğan bir alacak hakkıdır. Zira TMK

define ile ilgili öncelikle mülkiyet hakkını düzenlemiş, ardından da bulanın

define malikinden ödül isteme hakkını düzenlemiştir. Ödül isteme hakkı define

malikinin özel hukuk kişisi olması halinde hiç şüphesiz kanundan doğan bir

özel hukuk hakkı olarak malike yöneltilmesi gerekir. İhtilaf halinde de ödül

alacağı hakkı hukuk mahkemelerinde dava ve takip edilmesi gerekir.

Define malikinin devlet olması halinde de yukarıdaki hüküm değişmez.

İdarî bir işlem olarak definenin bedelinin tespiti, devlete mal etme kararı,

definenin satın alınması ve tescil kararları idarî işlem olarak kabul edilip

uyuşmazlığın idarî yargıda dava konusu edilmesi gerekir. Ayrıca kamu

görevlilerinin bir kamu görevi olarak defineyi saklayanları yakalayanlara

verilecek ikramiyenin de kamu hukukundan doğan bir alacak olması ve yargı

merciinin de idarî yargı olması gerekir.

2. DEFİNENİN SATIŞ BEDELİNİN İSTENMESİ

Kültür ve Tabiat varlıkları K.H. Kanun’un 64.maddesi uyarınca

Elinde bulundurduğu definenin mülkiyet hakkına sahip olan kişiye definenin

“korunması gereken taşınmaz kültür varlığı olarak tescili sonucunda müzelerce

satın alınması halinde ödenecek olan bedel ikramiye olmayıp, definenin

satış bedelidir. Buna göre defineyi bulan bu halde definenin satış bedelinin

kendisine verilmesini isteyebilir.

Hukuki Açıdan Define

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Y.2013, Sa. 1-2 533

SONUÇ

Bu makale ile define kavramı ve define ile ilgili haklar tartışılmıştır.

Define kavramının kapsamında ve tespitinde bir zorluk yoktur. Define, eski

çağlardan kalan, toprak altında veya bir şey içinde gizli olan sahibi bilinmeyen

kıymetli ve değerli bir taşınır şeydir. Definenin maliki Türk Medeni Hukukuna

göre definenin gömülü olduğu veya saklandığı şeyin malikidir. Defineyi bulan

malik değilse sadece define malikinden en fazla değerinin yarısı kadar bir

ödül isteyebilir. Define malikinden istenebilecek bu ödül bir alacak hakkıdır.

Define her ne kadar özel hukuk kişilerinin mülkünde bulunması halinde

özel mülkiyete tabi ise de Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu ile bu

hak üzerinde önemli sınırlamalar getirilmiştir. Korunması gereken kültür

ve tabiat varlığı sınıfında olup da tescil edilen define devletin gözetim ve

denetimi altındadır. Bu sebeple tescil edilen define maliki, defineyi olduğu gibi

muhafaza etmekle yükümlüdür. Define üzerinde izinsiz tasarrufta bulunamaz.

Devlet tescil edilen defineyi müzelerde sergilemek üzere satın alabilir.

Defineyi bulduğu halde ihbar etmeyerek saklayan ve kanunun

yasakladığı bir şekilde ele geçirenler mülkiyet hakkını kazanamazlar ödüle de

hak kazanamazlar. Bu kişileri ihbar edenler ve yakalayan kamu görevlilerine

definenin değerine göre değişen oranda ödül verilir. Bu ödül ise idare

hukukundan kaynaklanan bir ödüldür.

KAYNAKÇA

Akipek, Jale, G./Akıntürk, Turgut : Eşya Hukuku, İstanbul, 2009

Edis, Seyfullah : Medeni Hukuka Giriş ve Başlangıç Hükümleri, Ankara

1997

Eren Fikren : Mülkiyet Hukuku, Ankara 2011

Mumcu Ahmet : Eski Eserler Hukuku ve Türkiye, Ankara Üniversitesi

Hukuk Fakültesi Dergisi, Yıl 1971, Cilt 28, Sayı 1-4, s. 41-42

Oğuzman, K./Seliçi, Ö./Oktay-Özdemir, S.: Eşya Hukuku, İstanbul 2012

Serozan; Rona : Taşınır Eşya Hukuku, İstanbul, 2002

Topaloğlu, Mustafa : Maden Hukuku, Adana 2011

Ünal Mehmet : Şekli Eşya Hukuku, Ankara 2010

 

 
  Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol