ANTİK VE TARİHİ ESERLERDE ORTA SEVİYEDE ORJİNALLİK SINAMASI VE DÖNEM BELİRLEME
Biz definecilerin en büyük
sıkıntılarından biriside bulunan bir materyalin döneminin yada orijinal olup
olmadığının belirlenmesidir.
Bu belirlemeler birbiriyle
doğrudan alakalı olup, günümüzün meşhur dolandırıcıları açısından da pek fazla
bilinmemektedir.
Bu nedenle bu tür objeler
eksperler tarafından çoğu kez ilk bakışta fark edilebilir ve sahte ürünler bu
şekilde ifşa edilir.
Aslında bu konuyu açıklığa
kavuşturmak farkında olmadan profilimde sinsice bekleyen dolandırıcılarında
ekmeğine yağ sürmek anlamına geleceğinden, bu aşamaları ileri düzey yerine,
başlangıç ve orta seviyede açıklayacağım ki, sahteciler hatalarını öğrenmesin,
eksperler ekmeğinden olmasın.
Dönem ve Medeniyet
Belirleme
- Bulunan objenin, bulunduğu bölgede hangi
medeniyetlerin yaşadığını öğrenmek günümüzde internetin kullanımı sayesinde
zaten kolay bir durum. Bu nedenle ilk araştırma o bölgede yaşamış
medeniyetleri her hangi bir kaynaktan öğrenmek olmalıdır.
- Aslında her imparatorluğun, her medeniyetin, -gerek
dini olsun, gerekse milli olsun- kendine öz armaları vardır. Örneğin
Türklerde Tuğra, Friglerde Aslan, İslam medeniyetlerinde Ay, Grek ( Yunan )
medeniyetlerinde Medusa, Bizans ta Azizlerin başlarını çevreleyen yuvarlak
halkalar vb gibi. İkinci aşamada bulunan objede bu sembollere rastlanıp
rastlanılmadığı kontrol edilmelidir. Örneğin denizlerin tanrısı Olympos un
mızrağını gördüğümüz an bunun yunan soyundan bir medeniyet olduğunu
anlayabiliriz. Yada obje üzerindeki haç işaretinin çeşitliliklerine göre
dönem belirlenebilir. Haçlarla ilgili kiliselere ve medeniyetlere göre
kullanılan bölgeleri, haçlarla ilgili oluşturduğum fotoğraf albümümde
detaylı olarak anlatmıştım. Profilimden inceleyebilirsiniz.
- Diyelim ki dini bir sembol yok yada bildiğiniz bir
betimleme görünmüyor. Bu sefer üçüncü aşamada objedeki yazılar ele alınır.
Hangi alfabe, hangi yazım dili, yada bilginiz varsa hangi epigrafi birimi
kullanılmıştır. Bu özellik de size dönemin belirlenmesi açısından büyük
fayda sağlar.
- Bir başka yöntemde ise, örneğin bulunan obje bir
heykel. Damga, mühür, yazı vs yok, Dönem nasıl belirlenecek? Bu gibi
durumlarda heykelde betimlenen varlığın duruşu yada yapısı önemlidir. Söz
misal heykelimizde bir köpek mevcut ve 3 başlı. Hemen Yunan efsanesinden
esinlenildiği aklınıza gelmelidir. ( tabi ki bunun için mitolojilere vakıf
olmak gerek). Bilmeyenler için açıklamalıyım ki Yunan mitinde Herkül'ün
görevlerinden biride bu zebani yaratığı yenmektir. Yada heykelde bir insan
betimlenmiş ise bu kişinin giyim tarzı, sakal yapısı, şapkası vb.
özellikleri incelenmelidir. Örneğin baş kısmında diadem, yada yapraklı taç
diyelim var ise yunan, sakallar uzun ve alta doğru kare biçiminde
şekillenmiş ve benzer biçimde şapka var ise Asur, Urartu vb, kafa yapısı
nizamsız kulaklar kafa üstünde ve göz bebekleri detaysız oyuk halinde ise
Hatti ve çevresi aklımızda canlanabilir.
- Ve son olarak bulunan objenin yapıldığı materyal
önemlidir. Bu konu biraz jeoloji ve metal bilgisi ister. Örnek vermek
gerekirse neolitik döneme ait pirinç obje bulunması neredeyse imkansızdır.
Çünkü pirinç madeninin bulunuşu ve günlük hayatta kullanımı milattan sonraki
yıllara dayanır. ( En yaygın M.S. 700 lü yıllar). Aynı şekilde demirden
yapılmış bir objenin tanımlaması yapılırken öncelik yakın dönemler (Roma son
dönemleri, Bizans ve daha yakın) araştırılır. Çünkü demir madeni bronz,
gümüş ve altına göre daha çabuk tahrip olur ve doğada daha hızlı erir. (Ha
daha eski dönemde tabi ki demir kullanılmıştır fakat korunaklı bir ortamda
kalma ihtimallerinin az olmasından dolayı bu tarz objelerin bulunma ihtimali
de azdır. Yoksa numismatlar tarafından MÖ 4. yy’da Peloponnesos’ta basılmış
birkaç demir sikke bilinmektedir.) Gümüş ve bronz uğradığı korozyondan
dolayı üzeri farklı metaller ve oksitlerle kaplandığından demire oranla daha
uzun süre dayanır. Altın zaten başlı başına efsane olduğundan anlatmama
gerek yok sanırım.
BULUNAN YADA BİR ŞEKİLDE TEMİN EDİLEN MATERYALLERİN
ORJİNALLİK SINAMASI NASIL YAPILIR?
Buluntuların çok çeşitli olmasından dolayı bunları ayrı ayrı başlıklar halinde
anlatacağım.
·
Numismatik Ürünler Sikke, Jeton ve
Madalyalar:
1.
Aslında her medeniyetin ve yörenin kendine
özgü sikke formları ve ağırlık birimleri vardır. En erken sikkeler elektrumdan
üretilmiş olup daha sonraları altın, gümüş, bronz ve bakır formlar tarihteki
yerlerini almıştır. Bu değerli metallerin ağırlıkları o dönemde sikkenin tam
değerini verirdi. Bu nedenle bulunan sikkenin dönemi belirlendikten sonra
ağırlığının ölçülmesi orjinalliğinin neredeyse net çözümlerinden biridir
diyebilirim. Sikkelerin ağırlıkları zamanla gördüğü tahribe göre yarım grama
kadar değişiklik gösterebilir. Aşağıda sizler için en çok kullanılan ağırlık
birimlerini paylaşmak istiyorum.
Eski Yunanların en sık kullandıkları ağırlık ölçüleri şunlardır:
Aigina : 12.2 gr stater. Drahmi ve
daha ufak birimleri vardır. Aigina, Sikyon, Elis gibi Peloponnessos kentlerinde,
Boiotia, Thessalia, Phokis, Lokris’te Güney Ege adaları, Girit, Kamiros ve
Knidos’ta kullanılmıştır.
Akha : 8 gr stater. Drahmi ve
triobol alt birimleri vardır. Akhaların kurdukları Güney İtalya kolonilerinde (Kaulonia,
Kroton, Metapontion gibi) kullanılmıştır.
Attika : 17.2 gr stater. Drahmi ve obol alt
birimleri vardır. Atina, Euboia, Khalkidike, Sicilya, Delos, Kyrenaika ve
Hellenistik Dönem’de Büyük İskender tarafından kullanılmıştır.
Euboia : 17.2 gr tetradrahmi. Trite ve hekte
alt birimleri vardır. Euboia’da; Khalkidike ve Sicilya’daki Euboia kolonilerinde
(Himera, Naksos, Zankle), Samos’ta ise elektron sikkelerde kullanılmıştır.
Fenike : 7 gr gümüş şekel. Sidon, Tyre ve
Byblos’ta kullanılmıştır.
Khios veya Rhodos : 15.6 gr tetradrahmi. Drahmi
ve diğer alt birimleri vardır. Khios, Rhodos, Ainos ve Küçük Asya’da (MÖ 4.yy’da)
kullanılmıştır.
Korinthos : 8.6 gr stater. Korinthos, Ambrakia,
Leukas ve Kuzeybatı Yunanistan’da kullanılmıştır.
Lykia : 8.3-8.6 gr stater (Lykia’nın
batısında); 9.5-10 gr stater (Lykia’nın orta bölgesinde)
Miletos veya Lydia : 14.1 gr stater. 1/96’ya
dek inen alt birimleri vardır. Ionia’nın güneyinde ekeltron sikkelerde; Lindos,
Melos gümüş sikkelerinde kullanılmıştır.
Pers : 8.35 gr altın dareikos, 5.35 gr gümüş
siglos (MÖ 5. Yyda 5.55 gra yükseltilmiştir). Lydia, Persia, Lampsakos,
Anadolu’nun güneyinde kullanılmıştır. MÖ 4. Yy’da Abdera, Maroneia ve Batı
Anadolu’da kullanılmıştır. Pers sistemi Kroisos’un Lydia sisteminden alınmıştır.
Phokaia: 16.1 gr elektron stater. Hekte gibi
alt birimleri vardır Phokaia, Lesbos ve Kyzikos’ta kullanılmıştır.
Samos: 13.1 gr tetradrahmi. Triobol ve daha
ufak alt birimler vardır. MÖ 5. Yy’da Samos’ta kullanılmıştır.
Attika ağırlık sisteminde basılan sikkeler aşağıdadır.
Dekadrahmi ( 10 drahmi : 43gr )
Tetradrahmi ( 4 drahmi : 17.2 gr )
Didrahmi ( 2 drahmi : 8.6 gr )
Drahmi ( 6 obol : 4.3 gr )
Tetrobol ( 4 obol : 2.85gr )
Triobol ( 3 obol : 2.15 )
Diobol ( 2 obol : 1.43gr )
Trihemiobol ( 1.5 obol : 1.07 gr )
Tritartenorion ( ¾ obol: 0.54gr )
Hemiobol ( ½ obol : 0.36 gr )
Trihemitartemorion ( 3/8 obol : 0.27gr )
Tetartemorion ( ¼ obol : 0.18 gr )
Hemitartemorion ( 1/8 obol : 0.09 gr )
Bu sistemde en ufak birim olan hemitartemorion, en büyük birim olan dekadrahmin
1/480’ine eşittir. Şunu akılda tutmak gerekir ki, bu birimlerin hepsi düzenli
olarak basılmamıştır; Dekadrahmi nadiren , özel durumlarda basılırken, bazı
kentlerde obolün alt birimleri hiç basılmamıştır.
2.
Ağırlıktan sonra bulunan
numismatik ürünün boyutları incelenmelidir. Özellikle yakın dönem ürünlerde (
Osmanlı paraları ve madalyaları gibi ) seri darphane üretimine geçildiğinden
boyutlar standartlaşmıştır. Örnek olarak Üçüncü Sultan Selim' in Vaka-i Mısriyye
madalyası 4 derecedir. 1. derece 54 mm, 2. derece 48 mm, 3. derece 43 mm ve 4,
derece 36 mm dir. Bu ölçüler ürünün gördüğü tahribe göre milimin 10/2 si oranını
geçmeyen sekilde değişlik gösterebilir.
3.
Diğer bir dikkat edilmesi
gereken özellik ise ürünün daha doğrusu metalin zamanla almış olduğu patinadır.
Dolandırıcılar bu tür malzemelere patina vermek için kirece yatırma, yakma,
asite atma, kumlama vb gibi iğrenç yöntemlere başvururlar ki, yapmış oldukları
sahte ürünlerde ki hatalar göze batmasın. Öncelikle metaller nasıl patina alır
bunları öğrenmeliyiz. Örneğin bakırdan yapılmış bir ürün toprak altında uzun
süre kaldığında yeşilimsi bir patina alır ve bu oksitli yapıya ısıl işlem
tutulduğunda yine yeşilimsi bir alev ortaya çıkar. Bronz ise bulunduğu mineralli
yapıya göre haki tonunda yada beyazımsı tortul bir patina alır. Gümüş malzeme
zamanla yüzeyi simsiyah kararır ve bunun üzerine kurşun oksitle kaplanıp
beyazımsı tortul yapıya dönmeye başlar. Altın saf yada som altın ise kararma
yapmaz. Fakat özellikle Bizans da görüldüğü gibi düşük ayarda basılan altın
sikke formları, altına karıştırılan bakır yada bronzdan yada gümüşten dolayı
noktasal olarak kararmalar gösterir. Venedik Dukalarında bunu birebir
yaşadığımızı teyit ederim.
4.
Diyelim ki düşük bir ihtimal
gibide görünse bütün özellikler tutuyor. Bu sefer üzerindeki işlemeye, yazıya ve
çizimlere dikkat edilir. Baskılarda medeniyet çatışması yaşanmış mı, yada hatayı
kapatmak için alakasız bir kontrmark vurulmuş mu? Örneğin İskender parasında
kalkıp latin haçı varsa bu durumdan işkillenmeniz gerekir.
·
Heykel, Mühür vb Objeler :
Bu
tür objelerde tıpkı sikkelerde olduğu gibi öncelik patinaya bakılır. Gerek taş
olsun gerek metal, materyalin aldığı patina önemlidir. Metalleri sikkeler
bölümünde anlattığımdan burada taş yapıları anlatacağım.
1.
Kireç taşı ve türevlerinden yapılmış objeler
zamanla kayganlığını ve cilasını yitirir. (Mermer gibi) ve bu tür yapılar
giderek sararak üzeri pütürlü bir yapıya bürünür fakat şekli bozulmaz. Kiremit
ve tuğlalı yapılarda zamanın gösterdiği soğuk ve sıcak etkenleri yapıda ufak
patlaklar ve erimeye yakın dökülmeler oluşturur.
2.
Materyali ne olursa olsun eserler
incelenirken günümüz teknolojisine ait kalıntılar aranır. Örneğin mermer bir
heykelde bıçak içi yada taşlama izi göremezsiniz. Çekiç ve murç kalıntıları
dışında hata olmamalıdır. Metal objelerin ise döküm olup olmadığı incelenir.
Yeni dönem döküm objelerde kalıp izleri yada hava kabarcıkları görmek mümkündür.
Cam objeler ise tıpkı deniz kenarında bulduğunuz soda şişeleri veya cam
kırıkları gibi bir hal alır.
3.
Objelerin çoğunda tıpkı tablolar gibi
sanatçının imzası yada damgası bulunur. ( Mezar idollerinde hiç rastlamadım) Bu
damga yada yazıda dikkat edilmesi gereken şey, yazının belirlenen döneme uygun
olup olmadığıdır.
4.
Tarihi eser heykellerinin içi boş olmaz.
çünkü bu tür objeler ana kütlelerde oyarak yapılır. Kalıp üzerine döküm
değillerdir.
5.
Heykellerde genel olarak ayak altı kaide
mevcuttur. Gerek evlerde idol olarak kullanılan bu objeler tıpkı günümüz
bibloları gibi kendi başlarına ayakta durabilmeliler.
6.
Bunun yanı sıra incelediğim eserlere göre
bir iddiada bulunmam gerekirse, heykellerde ayak ve el parmaklarına kadar
ayrıntılar mevcuttur.
·
Kitaplar ve Tablolar:
1.
Bu tür kültür mirasları aslında baştan sona
sıkıntılı olup, bu tür şeylerle ilgilenmemenizi öneririm. Fakat sırf
bilgilendirme açısından bu konuya değiniyorum. Ülkemize Suriye den gelen göç
nedeniyle özellikle bu tür varlıkların sahteleri, müze yağması adı altında bizim
gariban definecilere itelenmeye çalışılıyor. Fakat sizler de bilin isterim ki,
Türkiye de bu tür şeylerin alıcısı sadece devlettir. Hele ki orjinal dahi olsa,
müzeden yağmalanan bir eser, devletler arası bürokrasiden dolayı, döner dolaşır
ve yine ait olduğu devlete gider. Sizde yapmış olduğunuz masrafla kalırsınız.
2.
Tablo da öncelik yapan sanatçının imzası
olacak. Zaten imzasız eser koleksiyon niteliği taşımaz ve riske girecek bir
meblağ etmez. Ayrıca müze çıkışlı ise arkasında müzenin muhakkak mührü ve tarihi
vardır.
3.
Tablonun dönemini belirlediyseniz, sanatçıyı
da öğrendiyseniz, öncelikle nasıl bir kağıda yapıldığı incelenir. deri mi, bez
mi vs mi. üzerinde balmumu tarzı reçine tarzı kaplama var mı yok mu? Daha fazla
detaylara, siz defineci kardeşlerimi bu konudan uzak tutmak için girmiyorum.
4.
Kitaplar da ise yazı dili çok önemlidir.
Piyasada dolanan kitapların bir çoğu sahte İncil olduğundan konuya buradan devam
edeceğim. İlk İncil Aramice yazılmıştır ve 12 sayfadır. Daha sonra Markos
tarafından Yunancaya çevrilmiştir ve türlere ayrılmıştır. Yazı dilini
çözdüyseniz dikkat! Aramice tıpkı Arapça gibi sağdan sola doğru yazılır ve kitap
tersten başlar. Fakat Yunanca bunun tersidir.
5.
Kutsal kitaplarda resim çok nadirdir ve Haç
gibi kutsal simgeler sayfa arkasına yapılmaz. Bu saygısızlıktır. ( Yazı dili ve
kitabın yönüne göre bunu kontrol edebilirsiniz)
6.
Deriye yazılmış kitaplar balmumuyla kaplanır
(Sebebi derinin su ve nemi görünce çatlamasıdır) ve bir sayfadaki yazı kabartma
şeklini aldığından diğer sayfaya iz bırakır. (Özellikle altın varaklı olanlar)
Bunun bir başka tepkisi de balmumu kaplamasından dolayı sayfalar kıvrılmaz ve
sert olur.
7.
Sayfalar deri ipliklerde tutturulduysa ilk
sayfayı açmanızdan itibaren bu iplikler kopacaktır. Çünkü bir üst satırda
anlattığım sertleşme buna neden olur.
Orijinallik sınamaları ve dönem belirleme konusunda anlatacaklarım sizler için
bu kadardır. Daha fazlası fikrimce uzman eksperler ve bu işe hayatını adamış
olan üstatların ve bununla aile geçindirenlerin haklarına tecavüze gireceğinden
konuyu burada kapatıyorum. Fakat sizler bu konulara daha derinlemesine
araştırıp, kendinizi geliştirebilirsiniz. Her şeyi açıklayıcı ve mantıksal bir
seviyede yazdığımı düşünüyorum. Fakat yinede hatalı olduğumu düşündüğünüz yada
eklemek istediğiniz konular varsa, yada eleştirmek isterseniz, herkesi
paylaşımımın altına beklerim.
Ben
Mfr Hunter. Lütfen kendiniz araştırıp öğrenin. Benim özelime suç sayılacak
tarihi eser, obje, sikke vs göndermekten vazgeçin. Rica ediyorum.