Yeni Sayfa 1
MİTOLOJİDE KAPLUMBAĞA SEMBOLÜ VE DEFİNEDEKİ KULLANIM
YERLERİ
Eşkıya işaretleri dışında yapılan tüm hayvan figürleri,
aslını kurcaladığımızda döneminin inançlarından türemiştir.
Gerek mezar gerekse süsleme amaçlı yapılmış olan bu
işaretler, o dönemlerin mitolojik efsanelerinden ve dini inançlarından
esinlenerek oluşturulmuştur.
Bu hafta bu hayvan figürlerinden kaplumbağayı ele alıyorum
ve biraz kıllık, birazda okumaya teşvik amaçlı önce Bilgilendirme amaçlı olarak
Türk Mitolojisindeki yerinden, daha sonra Anadolu da var olmayan mitolojilerden
başlayacağım. Ha siz ben dayanamam hemen defineye işaretlere bakayım derseniz
Anadolu da yaşamış medeniyetlerin sonlarına mezar ve gömü noktalarını yazdım.
Arayıp bulabilirsiniz 
Kaplumbağa sert kabuğu içerisinde yumuşak vücudunu koruyan
bir yapıda olması, uzun ömürlü yavaş ve emin adımlarla ilerleyen bir hayvan
olması nedeniyle bir çok inanç sisteminde yer almıştır.
Bu nedenle
bu konuyu medeniyetler, efsaneleri ve inanç sistemlerine göre ayırarak
paylaşacağım.
Kaplumbağa bir çok din ve mitolojide barışı ve bilgeliği temsil eder. Yavaş,
bilgece ve emin hareket etmek ve de gevşeme özelliklerini aksettirmesinden
dolayı huzur ve başarıyı getirecektir.
Kaplumbağalar hayvan sembolizminde anneliği, doğurganlığı, uzun ömrü,
dayanıklılığı, korunmayı, emin olmayı, kuvvet, kararlılık ve istikrar gibi
kavramları sembolize eder. Bunlara ek olarak uzun bir ömre sahip olması ve sakin
hareket etmesinden dolayı bilgeliği de temsil ettiğine inanılır. Feng Shui'de
kaplumbağa su elementi ile uyumlu kabul edilmektedir. Mutlu bir ev, mutlu bir
aile ve iyi ilişkileri sembolize eder. Eve iyi sağlık enerjisi getirmek için de
kullanılır.
TÜRK MİTOLOJİSİNDE KAPLUMBAĞA
.jpg)
Türk mitolojisinde kaplumbağanın kabuğu gökyüzünü ve alt kısmıysa yeryüzünü
tasvir etmektedir. Bunun sonucunda kaplumbağa başlı başına dünyaya benzemektedir
(Atmosfer dahil) Bu nedenle kutsal bir hayvan sayılan kaplumbağanın dört
ayağının birbirini sırayla takip etmesi, dört mevsimin uyumlu takibine
benzetilir. Kabuğunun üzerindeki desen, kuzey gök yarım küresinde ki bir yıldız
grubuna işaret eder, sol gözü Güneş'i, sağ gözüyse Ay'ı temsil eder. Bütün
kabuklu hayvanların reisi sayılan kaplumbağa, kışın hareketsiz kaldığı ve yazın
kabuğunu değiştirip kabuğundan dışarı çıktığı için uzun ömrün ve sabrın simgesi
sayılır. Kaplumbağa devletin gücünü ve koruyuculuğunu simgelediği gibi aynı
zamanda da sonsuzluğun sembolüdür. Uzun ömürlü oluşu ve sabırdan dolayı da
gücün, refahın, barışın ve mutluluğun bir işareti olarak görülür. ( Kaynak :
https://mahmuttekes.blogspot.com/2014/06/turk-mitolojisinde-kaplumbaga.html)
.png)
Göktürk Hakanına ait Orjinal Taş Kaplumbağa ve
Üzerindeki Türk Dağteke Tamgası(KORE)
Kaplumbağa lahitlerinin üzerine dikilmiş yazıtlar mevcuttur. Göktürk
Kitabelerinde, Kültigin Anıtının bu kaplumbağa şeklinde bir taş zemin üzerine
oturtulmasının bir manası vardır. Bundan maksat "edeb-müddet" idealinin
yansıtılmaya çalışılmasıdır. Nasıl ki Ulu Ruh tarafından yaratılan dünya bir
kaplumbağa sırtına yerleştirilmiştir, bu abidenin de kaplumbağanın sırtında
kurulan, dünya var oldukça yaşaması ve ebediyete kadar orada kalması fikri
işlenmiştir.
.jpg)
Orhun Anıtları imitasyonlar
ŞİMDİ BURADA ÖNEMLİ OLAN KONU ŞUDUR Kİ, ÖNCELİKLE
KENDİ TAMGALARIMIZI, TÜRK SEMBOLLERİMİZİ TANIMALI VE BU TÜR YAPILARA ZARAR
VERMEMEMİZ GEREKTİĞİNİ UNUTMAMALIYIZ.
Hint
Mitolojisinde Kaplumbağa ve Kullanım Alanları
Bu bölüm Anadolu Medeniyetlerini ilgilendirmediğinden
doğruca geçebilirsiniz. Fakat yurt dışında faaliyet gösteren kardeşlerimizin
okumasında fayda vardır.
.
Hint mitolojisine göre yeryüzü bir filin üzerinde bulunur ve bu fil bir
kaplumbağanın sırtından doğar. Bu nedenle filler ve kaplumbağalar kutsal
sayılır. Hint
kutsal metinlerinin ilki olan Vedalar ile birlikte mitolojide
Vedik dönem başlamıştır.
Vedalarda, çok tanrıcılık sembolik olarak ifade edilir ve kaplumbağa bu dönemde
yarı tanrı olarak benimsenmiş olup Prajapati yani yaratıcı ile eş tutulmuştur.
Prajapatinin varislerinden Vişnu' nun Satya Yuga döneminde meydana gelen sel
baskınında kaybolan önemli değerleri bulmak için Kurmavatara (Sanskritçe deki
Kurma kelimesinden türemiştir) yani kaplumbağa avatarına dönüştüğüne inanılır.
Kaplumbağa Vişnu'nun ikinci avatarıdır yani Tanrı Vişnu yeryüzüne ikinci
kez kaplumbağa olarak iner. Tanrıların denizleri karıştırmak için tersine
çevirdikleri dağın ucu, dünyanın dibini delmesin diye de sırtındaki kabuğu dağın
sivri ucuna dayar ve dünyayı dengede tutar. Bu nedenle Kaplumbağa figürü Hint
mitolojisinde hem yaratıcılığı ve dengeyi, hem de bu denge sonucunda elde edilen
huzuru temsil eder.
.jpg)
Her ne kadar defineyle pek alakası olmasa da, bu tarz bir sembolü genellikle
yaşam alanlarında ve özellikle tapınak girişlerinde bulabilirsiniz.
Tapınak keşfi demek, ritüel malzemeleri demektir ve araştırdığım kadarıyla
bölgenin kendi tarihi eserlerinin ülke içinde alım satımı yasaldır. ( değişen
kanun varsa benide bilgilendiriniz...)
KUZEY
AMERİKA YERLİLERİ (KIZILDERİLİLER) MİTOLOJİSİNDE KAPLUMBAĞA
Bu bölüm Anadolu Medeniyetlerini ilgilendirmediğinden doğruca geçebilirsiniz.
İrokua ve başka halkların inanışına göre dünya kaplumbağanın sırtında ada
formunda oluşmuştur. Bu nedenle kaplumbağa Dünya ’yı temsil eder. Ayrıca
Kızılderililer bu hayvanı Barış Yapıcı kabul etmişlerdir. Barış yolunu
gösterdiğine inanırlar.
Kızılderili mitolojisinde kaplumbağa, tanrı Maheo’nun isteği üzerine
yeryüzündeki toprağın oluşumunda rol oynar. Tanrı Maheo, suyun dibinden
çıkarttığı çamuru, kaplumbağanın sırtına yığar ve oradan yeryüzüne saçar..
Kızılderililer, bu nedenle kaplumbağaya "Büyükanne” derler.
Bazı kızılderili efsanelerine göre de, kaplumbağalar suyun dibine kadar iner,
bu sırada gözlerine ve kulaklarına çamur dolar. Bu çamur kuruduğunda ortaya bir
ada çıkar. Bu adadan da dünyanın karasal kısmı şekillenir.
Kızılderililerin dini inançları şamanizmle neredeyse aynıdır. Doğa Tanrı
sayılır, tıpkı şamanizmdeki gök tanrı gibi ve aynı şamanizmde uygulanan
ritüeller gibi mezarların içine kaplumbağa koyulurdu. Yani ölüler
kaplumbağalarla birlikte gömülürdü. Sizlere tavsiyem şamanizle bağlantılı
aşağıda paylaştığım haberdeki yazıyı okumanızdır.
İsrail’deki Hilazon Tachtit Mağarası’nda bulunan 12.000 yıllık mezara büyük bir
cenaze töreniyle bir kadın gömüldüğü ortaya çıktı. Dönemin cenaze töreni
hakkında önemli bilgiler veren mezar hakkındaki bulgular, Current Anthropology
dergisinde yayımlandı. Mezarın, günümüzden 15.000 ila 11.500 yıl önce Akdeniz’in
doğusundaki Levant bölgesinde yaşayan Natufian kültürü insanlarına ait
olduğu belirlendi. Natufian kültürü insanları, organize bir şekilde cenaze
töreni düzenleyen ilk insanlar arasında anılıyor.
Cenaze töreni sırasında mezara atılan yiyecekler arasında ceylan, balık, ağaç
sansarı, tilki, tavşan, yılan ve kaplumbağa bulunuyor. Kalıntılar üzerine
yapılan incelemeler, mezarda tam 80 adet kaplumbağa kalıntısı olduğunu ortaya
çıkardı. Mezara bu kadar çok sayıda ve çeşitli hayvan kemiği atılması, törenin
geniş bir grup tarafından gerçekleştirildiğini gösteriyor. Mezardaki kadının
iskeletine yapılan analizler, kadının doğuştan aksak olduğuna işaret ediyor.
.jpg)
Mezarda tüm şekilde bulunan üç kaplumbağa kabuğundan biri.
Bir Şaman Olabilir
Mağarada daha önce bulunan aynı dönem mezarlara bakıldığında, bu mezarların çok
sıradan şekilde gömüldüğü kanısına varıldı. Bu kadın mezarının ise neden
böylesine büyük bir törenle gömüldüğü tartışma konusu. Natufian kültürü
insanları küçük gruplar halinde göçebe olarak yaşıyorlardı. Avcı toplayıcı bir
hayat süren bu insanların bu derece ihtişamlı bir tören yapmaya zamanları
olmadığı düşünülüyordu. Sürekli hareket halinde olmaları da başka avcı toplayıcı
gruplarla sıkı ilişkiler kurmalarını engelliyor olmalıydı.
Araştırmacılar, mezardaki buluntuların şamanlara özgü olduğundan yola çıkarak
kadının bir şaman olabileceğini düşünüyor.
Fakat tüm bunlara nazaran Kızılderililerin totemleri dışında başka bir
kaplumbağa sembolüne rastlanmamış ve defineyle alakalı bir durum olmadığı bariz
ortadadır. Deseniz ya o zaman neden anlattın? Okuyun işte genel kültür olur.
ÇİN MİTOLOJİSİNDE KAPLUMBAĞA
Bu bölüm Anadolu Medeniyetlerini ilgilendirmediğinden
doğruca geçebilirsiniz. Fakat yurt dışında faaliyet gösteren kardeşlerimizin
okumasında fayda vardır.
Çinlilerde kaplumbağa ve her bir ayağı bir elementi ya da dünyanın bir köşesini
temsil eder. Taoculukta ise, evreni temsil eder ve kutsal güçlere sahip bir
hayvan olarak kabul edilir. Kaplumbağa yumurtasının kabuğu kutsamada kullanılır.
Çin mitolojisinde kaplumbağa bilgeliği ve mutluluğu temsil eder ve
dünyayı destekler,
her ayağı dört ana elementten birinin simgesidir.
En eski Çin inançlarından biri olan Taoizmde kaplumbağa
evreni temsil eder ve kutsal güçlere sahip bir hayvan olarak kabul edilir.
Kaplumbağa yumurtasının kabuğu kutsamada kullanılır.
Çin mitolojisine göre; takımyıldızları içinde her
biri dünya üzerinde bir yönü aynı zamanda bir mevsimi, bir rengi ve bir
elementi temsil eden dört büyük hayvan sembolü vardır. Bu dört önemi sembolin
Kozmik Yumurtadan çıkan Tanrı Pan-Gu evreni şekillendirirken oan yardımcı
olduklarına inanılmaktadır.
.jpg)
Doğu'nun sembolü; Hakkaniyeti, ihtişamı, merhameti
ve gücü sembolize eden Ejderha'dır. Çin mitolojisinde başat semboldür.
Genellikle dört ayaklı ve kanatlı yılansı yaratık olarak tahayyül edilir.
Doğunun Mavi Ejderhası; Tahta elementi ve İlkbahara
ile ilişkilendirilir, aynı zamanda rüzgar, yağmur gibi doğa olaylarını kontrol
etiğine ve yeryüzüne bereket getirdiğine inanılır.
Batı'nın sembolü cesaret ve asaleti temsil eden
Kaplan'dır. Batının Beyaz Kaplanı, sonbahar mevsimi ve metal elementiyle
ilişkilendirilir; aynı zamanda Buda'dır ve insanlığın koruyucusudur. Çinlilere
göre kaplan tüm hayvanların ve dağların kralıdır.
Güney'in sembolü; dürüstlüğü, şansı, ölümden sonra
dirilişi ve yeniden doğuşu temsil eden Kızıl Kuştur. Güneyin Kızıl Kuşu; ateş
elementi ve yaz mevsimi ile ilişkilendirilir.
Simurg, Zümrüd-ü Anka ya da Phoenix olarak bilinen efsenevi kuşun Çin
versiyonudur, öleceği zaman kendini yakar ve küllerinden yeniden doğar.
Kuzey'in sembolü Kaplumbağa (Gui / gidy) ise
bilgelik, mutluluk ve uzun yaşamı sembolize eder. Kuzeyin Kara Savaşçısı kış
mevsimi ve su elementi ile ilgilidir. Genellikle kaplumbağa çevresinde
kendisine sarılı yılanla birlikte gösterilir. Bunun sebebine dair de bir efsane
söz konusur. Efsaneye göre; başlangıçta erkek kaplumbağa olmadığından, dişiler
yılanlarla eşleşmiştir.
.jpg)
'Kaplumbağa' sözcüğü Çin'de tabudur ve adı doğrudan
telafuz edilmez. Tıpkı İslam mitolojisinde Cinler denmeyip üç harfliler denmesi
gibi, kaplumbağa kast edilirken 'Kara savaşçı' denilir. Efsaneye göre
kaplumbağa ve yılan 'Kuzey İmparatorunun (Bei-di) bağırsak ve midesinden
çıkmışlardır.
Kaplumbağa, Çin mitolojisinde ejderden sonra en
ağılıklı semboldür. Gizemle alakalıdır. Çin'de onun esrarı "Kaplumbağa, gökyüzü
ve yeryüzünün sırlarını saklar' deyimi ile ifade edilir. Kabuğu gökyüzünün
kubbesine, vücudunun alt kısmıysa yeryüzüne benzetilirdi.
Kozmik göndermeler ve kabuğu üzerindeki izlerden
dolayı kaplumbağa kehanet için de kullanılırdı. Kabuğun 24 kenar tabakasıyla
tarım takviminin 24 bölümü arasında ilişki kurulduğu da iddia edilir.
Kaplumbağa, birçok Çin efsanenin kahramanıdır. Çin'in ilk imparatoruna Sarı
Nehri ehlileştirmesinde yardım eeder. Evrendeki düzeni sağlamak isteyen
kahramanların yanında o vardır.
Mitolojik rivayetlere göre; İmparator Shang-di
kaplumbağaya 10,000 yıllık ömür hediye etmiştir. Bu nedenle de uzun ömürlülük
simgesi sayılır. Hatta kaplumbağanın ölümsüz bir yaratık olduğu düşünülür.
Tayvan'da kurban adanırken, hamurdan büyük kaplumbağalar yapılır ve kırmızıya
boyanır. 1971 yılının 1. ayının 13. günü (yeni yıl) kutlanırken 3,399 kilogram
pirinç kullanılarak 'uzun ömür kaplumbağası şekillendirilmiştir.
Kaplumbağa aynı zamanda, değişmezlik ve sabitlik
simgesidir.
Taş mezarların sütün başlarında çoğu zaman kaplumbağa vardır ve eski
imparatorların adlarının yazılı olduğu yazıtlar taştan kaplumbağaların
üzerlerinde dururdu.
Çin'de komünizminin 'şekillendirilmesi' aşamasında
'Başkan Mao nehirlerin akış yönlerini değiştirdi ve dağları yerlerinden oynattı,
ancak kaplumbağanın şeklini değiştiremedi' cümlesi. dilden düşmezdi.
Halk arasında Wu gui = 'siyah kaplumbağa' tabirir kadın erkek ilişkisinde
arabulucudur ve 'kaplumbağa' sözcüğü penis anlamında sembolik olarak kullanılır.
Argoga ağır küfür olarak kullanılan kaplumbağanın efendisi (Gui-gong) 'fahişe
babası' anlamına gelir.
Genelev işletenler için kullanılan ağır hakaretlerden biri de
kaplumbağaya atfen 'Kral Sekiz' dir. Neden böyle dendiği kesin olarak
bilinmiyor.
İddiaya göre sekizinci erdemi yani utanmayı unutan adama gönderme yapar.
Her ne kadar defineyle pek alakası olmasa da, bu tarz bir sembolü genellikle
yaşam alanlarında ve özellikle tapınak girişlerinde bulabilirsiniz.
JAPON MİTOLOJİSİNDE KAPLUMBAĞA: Kappa
.jpg)
Şinto inanışında kaplumbağanın vücudu, maymunun kafası ve kurbağanın
bacaklarına sahip bir su ruhunun (Sujin) adıdır. Japonya’nın çeşitli
bölgelerinde Kawako (Nehir çocuğu), Kawataro (Nehir genci), Komahiki (At
çeken), Kawappa, Kôgo, Mizuşi, Mizuçi, Enkô, Kawaso, Suitengu ve Dangame
benzeri adlarla bilinmekteydi. Akşamları yemek için sudan çıktıktan sonra kurban
olarak seçtiği at ve sığırların kanını anüslerinden içen ayrıca salatalığa da
düşkün olan bir yaratıktır. Kappa’ya dair öyküler özünde tıpkı Finlandiya’da
Nakki, İskoçya’da Kelpie adıyla bilinen su ruhları gibi
çocukları nehir ve derelerden uzak tutmak için anlatılmaktaydı. Kappa, Oni ve
Tengu ile birlikte Japon folklor ve mitolojisinin en tanınan doğaüstü
yaratıklarından (Yokai) birisiydi. Bununla birlikte iblis
Oni’den daha akıllı ve daha az kötü olarak tasvir edilmekte hatta insanlara
kırık çıkıkçılığı öğreten bir çeşit kültürel kahraman olarak da
gösterilmektedir. Nehir kenarında yaşayan 10 yaşındaki bir çocuk boyundaki bu
yaratık kendisine nazik davrananlara zarar vermemesine karşın, kötü davrananları
avlayıp yemekte, yoldan geçen insan ve atları avlamakta, bilge insanlarla
arkadaşlık etmektedir. Kappaların başında içi suyla dolu çukurların bulunduğuna
bunların boşaltılması durumunda yaratıkların gücünün kaybolacağına
inanılmaktaydı. Bu yaratığın insanlarla karşılaşmasını konu alan çok sayıda öykü
olup, kurnazlıkla bu yaratığın başını önüne eğdirerek Kappa’ya gücünü veren
suyun dökülmesini sağlamak kişinin kurtulmasını sağlamaktaydı.Ayrıca
Japon mitolojisinde mutluluk ve uzun yaşam
tanrısı Jurojin’i turna ve kaplumbağa simgelerdi.
KORE MASALLARINDA KAPLUMBAĞA:
.jpg)
Kaplumbağa ve tavşan masalı adıyla geçer. Tavşanların üst dudaklarının neden
iki parçalı olduğunu açıklamaya yönelik bir Kore masalının adıdır. Ejderha kral
tedavisi taze tavşan ciğeriyle sağlanan amansız bir hastalığa yakalanınca
kaplumbağayı tavşanı bulup getirmekle görevlendirmiştir. Tavşan kaplumbağanın
sırtına kralın sarayına doğru yola koyulmuşsa da kaderini öğrenince kaplumbağayı
akşamları ciğerini yarık dudakları arasında dışarı çıkardığı yalanını söyleyerek
kandırıp kaçmıştı. Kaplumbağa çaresizce geri dönerken karşısına çıkan bir tanrı
hayvana ginseng kökü vererek kralın tedavisini bununla yapmasını öğütlemiş,
başarılı olan kaplumbağa sarayda vezirlik rütbesine yükseltilmiştir.
YUNAN MİTOLOJİSİNDE KAPLUMBAĞA:
.jpg)
Yunan mitolojisinde tanrı Apollon'un aşık olduğu kıza yaklaşabilmek kaplumbağaya
dönüştüğü, kız sevmek için kucağına aldığında kaplumbağanın aniden yılana
dönüşerek kızla çiftleştiği efsanede bu hayvan vardır.
Kız kaplumbağanın saflığına ve masumiyetine aldanıp kucağına alır, Apollon hemen
yılan şekline dönüşerek kızla birlikte olur.
.jpg)
Bir diğer mitolojide, kaplumbağa ve kuşlar masalıdır. Pek çok masal
koleksiyonunda yer alan Ezop fabllarından birisi olup, gökyüzünde uçan kuşlara
özenen bir kaplumbağanın hazin sonunu anlatmaktadır. Kaplumbağa bir gün kartala
kendisine uçmayı öğretirse kendisine denizin hazinelerinin yerini göstereceğine
söz vermiş, kartal muhatabını isteğinin mantık dışı olduğu konusunda uyarmışsa
da kaplumbağanın kararlılığını görünce pençeleri arasına alıp dağların zirvesine
bulutların üzerine dek çıkarmıştır. Kartal bir noktadan sonra “hadi” diyerek
kaplumbağayı bırakmışsa da zavallı hayvan külçe gibi aşağıya düşüp kayalıklarda
parçalanmıştır. Öykü Yunan tragedya yazarı Yunan Aeskhylus (MÖ 524-455) bir
çalışmasında ve Hint masal koleksiyonu
Kakçapa Jataka’da küçük
değişikliklerle yer almıştır.
.jpg)
Ayrıca Yunan mitolojisinde yine Ezop masallarına dayalı bir paradoks vardır.
Akhilleus ve
Kaplumbağa Paradoksu
Akhilleus ile kaplumbağa bir gün yarışmaya karar verirler. Akhilleus Yunan
mitolojisinin en büyük kahramanlarından biridir. Babası yarı insan yarı tanrı
Teselya kralı Peleus, annesi ise Thetis adlı bir deniz tanrıçasıdır. (Homeros’un
Troya savaşını anlattığı İlyada’da önemli rolleri vardır.) Akhilleus henüz bir
çocukken bile bir ceylanı yakalayabilecek kadar hızlı, bir aslanı öldürebilecek
kadar güçlüdür. Zenon, kaplumbağaya olabildiğince uzak bir örnek seçmek istemiş
olmalı ki kendisinden bir asır önce yaşamış olan Antik Yunan masalcısı Ezop’un
kaplumbağa ve tavşan fablındaki tavşanın rolünü paradoksunda hızlı Akhilleus’a
vermiştir.Akhilleus kaplumbağadan çok daha hızlı koşacağını düşündüğü için
kaplumbağaya avans verir. Yarış başlar: Zenon der ki, “Akhilleus kaplumbağanın
başlama noktasına vardığında, kaplumbağa önde başlamış olduğu için bir miktar
daha yol almış olacaktır. Akhilleus kaplumbağanın aldığı yolu tamamlamak için
her zaman bu yolun önce yarısını koşmak zorunda değil midir? Ve her yarı yolu
tamamladığında, kaplumbağa daha da ilerlemiş olacağından bu sonsuza kadar devam
eder ve Akhilleus asla kaplumbağaya yetişemez.” Buradaki Akhilleos Truva
filminde izlediğimiz Aşildir.
.jpg)
Bir başka kaplumbağa miti daha. Hermes
Kanatlı sandalları bulunan Hermes'i babası
rüzgarların dolaştığı gök kubbenin eşsiz tanrısı Zeus; annesi ise yağmur
perilerinden biri olan Maia'dır. Rüzgar tanrısı Hermes çok hızlı hareket ettiği
için tanrıların habercisidir.
Çok yönlü bir tanrıdır. Bebekken kaplumbağa
kabuğuna öküz derisini geçirerek liri yapmayı ve çalmayı başarmıştır. Lirin,
notaların, ölçü birimlerinin mucidi sayılır. Kumarbazlarında tanrısıdır; çünkü
zarı onun bulduğuna inanılır. Ölülerin ruhlarını yer altına taşır. Yolculara,
gemilere rehberlik yapar.
Efsaneye göre; Apollon öküzlerini çalan Hermes'i,
Zeus'a götürür. Hermes, lirini öyle duygulu çalar ki onu cezalandırmaktan vaz
geçerler. Zeus ona kanatlı bir sandalet ve başlık vererek tanrıların habercisi
yapar.
Üstteki resim mö 6-5 yy dan kalma bronz etrüsk
eseridir. ve Hermes in ilk liri ile bağdaştırılır.
Antik yunana ait bir başka kaplumbağa vakasıda İzmir Aliağada yapılan Kyme Kazı
çalışmalarıdır. Bu kazılar da çeşitli malzemelerden arkeolojik buluntular ele
geçirilmiştir. Bunlar mermer ve kireç taşından mezar stelleri, bronz sikke ve
diğer bronz objeler, altın diadem ve boncuklar, insan (kadın ve erkek ) ve
çeşitli hayvanlara (horoz, domuz, kaplumbağa, güvercin (kumru), at veya kuş
üstünde insan, koç v.s) ait pişmiş toprak figürünler, taş ve pişmiş toprak
ağırlıklar, kemik, kurşun ve demirden objeler ile pişmiş topraktan kap ve
amphoralardır.
.jpg)
Yunan Mitolojisinde Su kaplumbağaları (karettalar) zamanla Olymposun simgesi
olmuş ve deniz ticaretine de bu simge damga vurmuştur. Bunun örneği olaraktan
ilk sikkeyi basan Lidyalıların en gözde yerleşim yerlerinden olan Aigina İlk
sikkelerinde, ön yüzde bir deniz kaplumbağası bulunur. Bu tasvir Aigina’nın
denizgücünü göstermektedir. Arka yüzünde ise rüzgargülü şeklinde incusum
bulunur.M.Ö. 6. Yy sonunda ise incusum plastik çizgilerle bölümlere ayrılmaya
başlanır, genellikle 5 bölümlüdür. Bu bölümlerden birinde küçük tasvirler
olabilir. (örn: meşale) Bu tip sikkeler M.Ö. 480’e kadar görülür.
.jpg)
Sikkeler khelonai (kaplumbağalar)
olarak adlandırılmıştır.M.Ö. 5. Yy’ın ilk çeyreğinden itibaren Aigina deniz ve
ticari gücünü Atina’ya kaptırmıştır ve 5. Yy sonuna kadar gümüş sikke basımına
ara verir.
M.Ö. 404’te Atina’nın egemenliği
kaybetmesiyle tekrar gümüş sikke basımı başlar. Ancak önceki dönemlerdeki deniz
gücü olmadığından ön yüzdeki tasvir kara kaplumbağası olarak değişir.
Arka yüzde ise düzgün bir incusum
bulunur ve plastik çizgilerle 5 bölüme ayrılmıştır. Bu bölümlerde kentin isminin
kısaltması “AIΓ” ya da “A” harfleri ya da yunus, astragal, vb. tasvirler
bulunabilir.
.jpg)
Daha yakın dönemlere gelirsek eğer
Romalılar yaptıkları anlaşmalara sadık
kalacaklarını onaylamak için kaplumbağa figürünü kullanırlardı, çünkü kaplumbağa
o dönemde sadakat anlamına gelirdi.
Buna birbaşka örnek verecek
olursak Bulgaristan’ın Filibe şehrinde devam eden altyapı çalışmaları
sırasında antik dönemlere ait kalıntılara rastlanmıştı. Filibe Tıp Fakültesi
yakınında başlatılan arkeolojik kazılarda “Antik Filipoppolis” şehrinin Batı
mezarlığında 2. yüzyıl Roma dönemine ait 3 mezar odası bulundu. Her biri tek
bölümlü ve 1 m genişliğinde 2 m uzunluğundaki mezar odalarının tuğladan
yapıldığı, üzerinin ise taşlarla kapatıldığı belirlendi.
Gazete
Habertürk’ten Nihat Uludağ’ın haberine göre arkeologlar
tarafından titizlikle açılan 3 mezar odasından ikisine hiç dokunulmadığı,
birinin ise yüzyıllar önce üzerindeki taşlar alınarak soyulduğu tespit edildi.
Filibe Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nün koordinesinde 6 kişilik uzman ekip
tarafından yürütülen kazı çalışmalarında mezarlarda 3’ten fazla insana ait
kemikler bulundu. Kemiklerin orta yaşlı insanlara ait olduğu belirlendi.
Mezarlardan birinde insan kafatasının hizasında çok iyi korunmuş 15×20 cm
ebatlarında kaplumbağa kabuğu bulundu. Arkeologlar insanlardan birinin
kaplumbağa ile gömülmüş olabileceğini değerlendiriyor.
Arkeolog Murat Sav ise keşifle ilgili şunları dedi, “Şarap tanrısı Hermes’in
maiyetindeki Pan, bahar ve eğlenceyi de temsil eder. Bilge oluşu yönüyle
kaplumbağa da sembollerindendir. Ayrıca tanrı Apollon, kaplumbağa kılığına
girerek, Dryope adlı bir periyi baştan çıkarmıştır. Tanrı Hermes’in de
sembolleri arasında kaplumbağa vardır. O, çobanların, tüccarların tanrısıdır.
Balkanlar’da Dionysos, Hermes gibi tanrılara çok tapınılırdı. Pan’ın da bu
coğrafyadaki yeri ayrıdır. Mezarlarda çok sık karşılaşılmayan bu sembolle ölen
kişinin inancı arasında bağ kurulabilir.” Öte yandan, Diyarbakır’daki Kavuşan
Höyük’te 2016 yılında yapılan kazılarda 21 kaplumbağa ile gömülmüş bir Asur
mezarı bulunmuştu.
MEZOPOTAMYA MEDENİYETLERİNDE KAPLUMBAĞA
Diyarbakır’daki Kavuşan Höyük’te 21 kaplumbağa ile gömülmüş bir Asur mezarı
bulunmuştur. Kaplumbağalar, Asurlular için sonsuz yaşamı temsil etmiş ve
sembolik bir koruyucu görevi görmüş olabilirler.
.jpg)
Kaplumbağalarla birlikte gömülmüş kadın ve çocuğun mezarı (Görsel : Kavuşan
Höyük Kazıları)
Eski Asurluların ölü gömme yöntemleri hakkında Kavuşan Höyük’te bir mezar
çukurunda yapılan kazılar bazı önemli bilgiler açığa çıkarıyor. Kavuşan
Höyük Asur İmparatorluğu’nun taşra bölgesi yerleşimlerinden biri olarak bugün
Diyarbakır Bismil yakınlarında bulunmakta. Yerleşmede Asur Dönemi tabakalarında
yürütülen çalışmalarda bir kadın ve bir çocuğun gömülü olduğu bir mezar
çukurunda onlarla beraber gömülmüş olan 21 kaplumbağaya ait kemik parçaları
ortaya çıkarıldı. Kemiklerin incelemesi ise Fransız Ulusal Doğa Tarihi
Müzesi’nden Remi Berthon ve ekipi tarafından yürütülmekte. Ekip “Antiquity”
Şubat sayısında kemikler ile ilgili incelemelerinin bir raporunu yayınladılar.
Kaplumbağa kemiklerinin 17 tanesinin yumuşak kabuklu bir Fırat kaplumbağası (Rafetus
euphraticus), birinin Mahmuzlu Akdeniz kaplumbağası (Testudo graeca) ve diğer üç
kaplumbağanın Ortadoğu Rays (Mauremys caspica) kaplumbağası olduğu raporda
belirtildi. Özellikle Fırat kaplumbağaları kemikleri üzerinde bulunan kesim
işaretleri ise bu kaplumbağaların olasılıkla cenaze yemeğinde yenilmiş
olabileceğini göstermekte.
Mezopotamya’nın çoğu kısmında kaplumbağanın günlük diyet içinde bulunduğu
bilinmekte.Bunun yanında ise tinsel olarak kaplumbağa kemiklerinin bir kötülük
simgesi olduğu düşünülmekte. Ekip, özellikle Fırat kaplumbağası gibi vahşi bir
türün çoğunlukta olmasını ise ölenlerin belki de yüksek sosyal statülere sahip
bireyler olduğunun bir göstergesi olabileceğini düşünmekte.
Bu bağlamda araştırmacılar, bu vahşi hayvanların muhtemelen sonsuz yaşamı temsil
ettiği ve ölüm sonrası yaşamda ruhlara rehberlik eden yaratıklar (psychopomps)
olarak düşünülmüş olabileceklerini belirtmekte.
Milattan 2000 yıl önce HİTİTLER’ e ait kalıntılar içerisinde bulunan bir
duvar yazısına ait olduğu söylenen bir duada ise şu dizeler yer almaktadır.
.jpg)
Tanrım beni yavaşlat,
Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir.
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele…
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver.
Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların
melodisiyle yıka, götür.
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol…
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı,
güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç
satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret…
Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat. hatırlat ki, yarısı her
zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yasamda hızı arttırmaktan çok daha önemli
şeyler olduğunu bileyim…
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.Bakıp göreyim
ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır…
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru
göndermeme yardim et.
Yardim et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak
yükseleyim.
Ve hepsinden önemlisi…
Tanrım, Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,
Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,
İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ver…….
Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver…
Burada adı geçen masalı bir üst mitolojilerde işlediğimi hatırlamışsınızdır. Bu
durumdan ben şu sonucu çıkartıyorum. Mitolojiler aynı dönemlerde yaşamış
medeniyetleri dolaylı olarak etkilemiş ve bu medeniyetlerin yaşantılarına da
dahil olmuştur.
.jpg)
Bunların dışında araştırdığım diğer mitolojilerde,
Afrika mitolojisinde Tanrının önce kaplumbağaları, sonra insanları ve kayaları
yarattığına inanılır. Kaplumbağa ve insan zamanla çocuk istedikleri için tanrı
tarafından ölümlü kılınır, kayalar ise çocuk istemediği için ölümsüzlükle
ödüllendirilir.
Polinezya yerlileri de kaplumbağayı
okyanus tanrılarının gücü olarak sembolize ederler.
VEE HEPİNİZİN BEKLEDİĞİ AN! DEFİNEDE
KAPLUMBAĞA İŞARETİ!
İşaretlerin tamamı 3 şekilde
yapılır. Kabartma, Oyma yada çizim, doğal kayayı şekillendirerek benzetme.
Önceki satırlarımda bu figürü mitolojiler halinde teker teker anlatmamın nedeni,
gördüğünüz işaretin hangi döneme yada medeniyete tabii olduğunu çözebilmeniz
için yazılmıştır. Buna nazaran her kaplumbağa simgesi defineyi yada mezarı
simgelemez. Bazen bir yaşantı yani ören yerinin koruyucusu bazen de bir Tanrı
betimlemesi olarak yapılmış olabilir.
.jpg)
Bulduğumuz bu tür işaretler bulunduğu bölgeye nazaran mitolojilerin
etkileşiminden dolayı değişik anlamlar içerebilir. Ayrıca kaplumbağaların su ve
kara kaplumbağası olmak üzere 2 çeşidi bulunur.
Kuyruğu varsa bu su kaplumbağasıdır ve ayırt edici olan özelliği kuyruk
olduğundan bu yönde su ile ilgili bir yapı aranır. Kuyu ,dere,deniz, sarnıç,
havuz vs. Bu yapılan sudan gelen gücün ve suyun müjdesinin simgesidir. Su
kaynağında düz kesme kaya yada yardımcı bir işaret gözlemlenir.
Kaplumbağa üzerinde yanında veya önünde sunak , oyma, murç izi vb mezar işareti
varsa bulunduğu yönde yığma, yada mezar yapımına müsait kaya yapısı yada mağara
gözlemlenir. Çünkü kaplumbağa uzun ömrün simgesidir ve en uzun ömür öldükten
sonra tekrar dirildiğinde yaşanılan ömürdür. Bu nedenle bu figür mezar sahibinin
önemini simgelemekte olup koruyuculuğunu üstlenir. Bu tür mezarlar tamamen
Helenistik dönem ve öncesine dayanır.
Kaplumbağa üzerinde ona yardımcı bir haç işareti var ise bu mahseni olan bir
yapıyı belirtir ve yine baktığı yön baz alınır. Sivas İmranlı zemin
araştırmalarımda bu tür bir yapının hemen 5 m önünde zeminde devasa düz
tıraşlanmış bir kaya altında 1 m lik tünel girişli 4x3.5 m genişliğinde bir yapı
bizzat tarafımızdan tespit edilmiştir. Dönemi Romanın ilk zamanları olmakla
birlikte, bölgeye her gidilişinde çıkan sıkıntılardan yerin tılsımlı olduğuna
karar kılınmış ve yer sahipleri tarafından araştırılmaya vazgeçilmiştir. Sizlere
fikir olması açısından açıklamam gerekirse tamamı ile Roma yaşantısı olan bir
bölge de haç figürünün bariz bir kaplumbağa (gülen yüzlü) ile bütünleşip aynı
doğrultuda yön vermesi ve diğer yakınlarda başka hiç haç işaretinin bulunmaması,
hristiyanlık ilk dönemleri olduğu varsayımını güçlendirmiş olup, Pagan
gelenekleri tarafından baskı altında olan hristiyanlığın mahzen katakomp vb
yapılarda devam ettiği gerçeğini bir kez daha kanıtlamıştır. Mitoloji bölümünde
belirttiğim gibi Romada sadakatın simgesi olan kaplumbağa yunan haçı sembolüyle
perçinlenmiş olup, bir çeşit koruma altında tutulmaya çalışılmış olduğunu
düşünmekteyim. Yer sahibi ile anlaştığımız gizlilik şartlarından dolayı fotoğraf
çekilmemiştir.
Çoğu yerde (sanal ortamda) kaplumbağa çevresinde yumurta şeklinde taşlar olduğu
ve içinde altın olduğu söylenir fakat bu tür yapılar bu güne kadar tarafımdan
tespit edilmemiştir. Denk gelen varsa deneyimlerini benimle paylaşmasını
isterim.
Gelelim eşkıya işaretlerindeki kaplumbağalara...
Volcan belgelerini anımsarsak sıralama yaptığımızda 13.
işaretimiz , değirmenin üst sol yanlamasında bulunan bir kantar , kantarın
topuzu 44 rakamın üzerinde, kancaları yukarı doğru olmakla aralarında bir
kaplumbağa resmi ( gözleri metaldir ) 14. işaretimiz ,
kaplumbağanın baktığı yönde delikte bakrac tutan kadın figürüdür.
.jpg)
Eşkıya işaretlerinde - ki bunlar genelde çizim şeklinde olur- hangi hayvan
tasvir edilirse edilsin, figürde anormal bir yapı yada eksik bir uzuv yoksa
daima baktığı yön baz alınır ve bu yönde malzeme yada başka bir işaret aranır.
Bu kanıya kaplumbağa figürü de dahildir. Bu konuyu anlatmama vesile olan
ustamızın sorduğu kaplumbağa kasaları eşkıya sistemlerinde bulunmaktadır.
Fakat genel tanıda olduğu gibi eksik bir uzuv varsa bu bölgede o eksik parçayı
bulmak gerekir. Bulduğunuz yer son bölgedir ve her zaman son nokta işaretleriyle
desteklenir.
.png)
Uzuvlardan biri farklı ise... Örneğin tüm ayaklar yana bakıyor ama ön sağ ayak
hafif ileriye dönük! Yada ayaklar hepsi nizami ama baş ol yana dönük (bu
kuyrukta olabilir). Yada kaplumbağanın kabuk dışında bütün uzuvları eksik ve tek
bir uzuv var ise bu tür farklılıklar yön verir.
Çizimlerde kullanılan figürlerin gerçek hayattaki özellikleri önemlidir. Örneğin
kaplumbağa kabuğunun içine çekilmiş ve kabuk altından bakıyor ise. Bu korku
belirtisidir. Tuzağın habercisidir. Bence çalışırken sizde korkun derim 
Kaplumbağanın sırtında veya yanında yardımcı işaret varsa, bu işaretlerle bir
bütün halinde rota belirleyip araştırma yapmanızı tavsiye ederim.
Son olarak ta ben bu güne kadar işaretin içinden hediye çıktığını görmedim ve
şahit olmadım ( basamak hariç). Fakat bazı ustaların verdiği tepkilere nazaran
bu tür fikirler ortaya atılıyor. Bu nedenle yanınızda bir makina desteği
olmasını tavsiye ederim (ki işaret kırmak hiç tasdik etmediğim bir durum ve bana
göre safsata ama saygı duymak açısından daha fazla yorum yapamıyorum).
Verdiğim bilgilerin resmi çalışmalar yada sadece araştırmalar açısından
kullanılmasını temenni eder gayrı resmi çalışmalardan uzak durmanızı öneririm.
Saygılarımla Mfr Hunter