hastadefineciler
  Roma Donemi Olu Defnetme Gelenekleri ve Mezar Cesitleri
 
Roma dönemi, (antik) erken Roma ve geç Roma dönemi olmak üzere ikiye ayrılır. Tıpkı ülkemizin cumhuriyet öncesi (Osmanlı Dönemi) ve cumhuriyet sonrası (Türkiye Cumhuriyeti) diye ayrıldığı gibi. Ben bu yazımda daha çok geç Roma dönemini baz alarak anlatımda bulunacağım.

Roma devletinin cumhuriyetten (senatolu dönem) imparatorluğa geçmesi, pek çok kültür ile kaynaşması ve daha sonrasında Hıristiyanlık dininin imparatorlukça kabulü ile birlikte, gelenekleri, yaşantısı ve inançları büyük ölçüde değişime uğramıştır. Bunun sonucunda ölümlere bakış açıları ve mezar çeşitleri de bu güncellemeye paralel bir biçimde değişikliğe uğramıştır.

İmparatorluğun bünyesinde yasayan topluluklarda çok doğal ve bazen de baskın bir metot olarak tercih edilen kremasyonun yerine öncelikle Roma ve İtalya’da olmak üzere inhumasyonun tüm imparatorlukta baskın ölü gömme âdeti hale gelmesi bu duruma en iyi örneklerden bir tanesidir. Ancak inhumasyonun baskın hale gelişinin tek nedenini de inanç ile açıklamak da kesin doğru kabul edilemez. Romalılar ölümden sonra bir hayatın olduğuna ve kişinin bu hayatın daha soluk bir benzeri olan gölgeler içinde ölen kişinin hayatını sürdürdüğüne inanmışlardır. Ölüm ve ölen kişi Roma uygarlığının her döneminde saygı görmüş ve ölüye gerekli saygıyı göstermek için çeşitli törenler yerine getirilmiştir. Ancak antik dönemde büyük bir coğrafya kaplayan Roma uygarlığının her yöresinde aynı adetlerin sıkı sıkıya uygulandığını düşünmek doğru olmayacaktır.

Roma döneminde de ölüm, basit bir olay olarak algılanmamış, cenaze törenlerine ve adetlerine büyük önem verilmiştir. Ünlü Romalıların ölümlerinde uygun bir cenaze töreni yapılmış, ölü maskeleri ve cenaze nutukları gibi çeşitli uygulamalar ile ölüye verilen değer gösterilmeye çalışılmıştır. Köleler ve suçlular dâhil Romalıların tümü gömülme hakkına sahiptiler.

Mitolojiye göre Styx ırmağında ruhları Hades’e götüren kayıkçı Charon bile gömülmemiş bir kişinin ruhunu taşımayı reddediyordu. Roma’da gömülmeden bırakılan kişiler çok ağır suçlar islemiş olanlardı. Bu tür suçlardan bir tanesi kendini asarak intihar edenlerdi.

Ancak bu tür bir uygulama ile cezalandırılan suçlar zaman içinde de değişiklik göstermiş ve örnek olarak kendini asarak intihar etmek girişimi Tiberius zamanında eğer uygun bir gerekçe var ise tam tersi bir muamele görmüş ve onurlandırılmıştır.

Gömülmeme dışında bir başka cezalandırma ise cesedin tanınamayacak hale getirilmesidir. M.Ö. 87 yılında Cinna ve Marius’un terör esen dönemlerinde öldürülen senatörler vahşi hayvanlara ve köpeklere parçalattırılarak kimliklerinin tespiti imkânsız hale getirilmiştir. Roma’ya karşı ayaklanan gladyatör Spartaküs ve arkadaşlarının kilometrelerce boyunca yol kenarlarındaki çarmıha gerilmiş cesetlerinin çürüyene kadar çarmıhlarda bırakılması bu tür sıra dışı uygulamalara en bilinen örneklerden birisidir.
Romalıların kremasyon, inhumasyon ve ölü gömme işlemlerinin şehir dışında yapılmasını ifade eden ‘hominem mortuum in urbe ne sepelito neve urito’ gibi ifadelerle ortaya konulmuştur. Kent dışına gömmenin hijyenik nedenlerden çok dönemdeki inançların etkisiyle olduğu düşünülmektedir.

Yunanlar gibi Romalılar da ölü ve yasayan arasındaki sınırların oldukça geçirgen olduğuna inanmışlardır. Onlara göre Hades’e gitmiş olan bir ruh bir amaçla (örneğin intikam için) dünyaya gelebiliyordu. Ruhların çeşitli vesilelerle huzura erdirilmeleri önemliydi çünkü Romalılar ölünün gittiğine ama aralarından ayrılmadıklarına inanmaktaydılar.

Romalıların, ölüm ve sonrası ile ilgili inançları hakkında bilgiler almak için dönemin heykel, resim, mozaik, rölyefleri ile yazılı eserleri gibi pek çok veri bulunmaktadır

Roma döneminde ölen kişilerin olağan üstü bir şey yapmadıkları için ölümsüz tanrıların yanlarına gitmelerinin imkansız olduğu kabul görmektedir. İnsanların cennete girmesi için bunu hak eder bir yaşam tarzı olması gerekiyordu. Toplumdaki yaşam tarzı ve ölüm şekli nasıl bir cenaze töreni yapılması gerektiğine önemli etkendi.

Örneğin vatan haini sayılan kişiler diri diri yakılarak yada benzer ağır ölüm şekilleriyle cezalandırılırlardı. Toplumun alt sınıfına yapılan bu ölüm cezaları genellikle umuma açık alanlarda tanrıların onuruna yapılan işlemlerdi. Bu cezaların en yaygın olduğu dönem ise M.Ö. 300 civarlarıydı. Dünya üzerindeki en büyük huzursuzluklara yol açanlar ise evlenmeden ölen bayanlar olarak bilinirdi, evlenmeden ölen bayanı yer altı tanrılarının kabul etmediği yer üstüne ise tekrar gelemedikleri için arada kalıp dünya üzerinde sürekli huzursuzluk yaydıkları inanılırdı. Buna’ da 2 dünya arasında kalan gölgeler denirdi. Mezarlar üzerine ağır taşlar koyulması ise ölenin dünya ile ilişkisinin kesilmesi amaçlanmaktadır bazı defineciler bunu farklı yorumlamaktadır.

Cenaze İşlemleri; 

Genelde 3 aşamadan oluşan tören şu şekilde sıralanabilir.
· 1 cenaze kadınlar tarafından yıkanma;
· 2 kadınların ağıtlar yakması
· 3 cenaze ev dışına taşınması.

Kişinin gerçekten ölüp ölmediğine emin olmak için yakınları tarafından adı tekrar tekrar söylenip cevap gelmediği anlaşılınca kesin öldüğüne inanılırdı. Daha sonra cenaze aile kadınları tarafından yıkanıp temiz kıyafetler giydirilip yüksek bir tepeye doğru yürüyüş yapılır, zirveye varıldıktan sonra cenaze buraya yatırılırdı. Genç yaşta ölenlerin intikam almak için ruhlarının hala burada olduğuna düşünülür cenaze gömüldükten sonra mutlaka toprakla kapatılmalı yakılması durumunda ise gömülmek için bir parçasının alınması kabul görürdü. Tolumun üst kesimlerinin cenaze törenleri daha görkemli olup üst düzey siyasetçilerin konuşmalarıyla yapılırken orta ve alt kesimin cenaze törenleri ağıtlar yakılarak geçerdi.

Defin İşlemi ve Mezar Türleri: 

Bir Roma Mezarlığı anıtsal bahçeli mezarlar ya da resmi devlet mezarları, gösterişli gömüleri ve kentin alt tabakaları için toplu gömülerin yapılacağı katacompları içermektedir. Roma dönemindeki en fakir halkın cenazelerini çöplere yada ak açık alanlara atıkları bilinmektedir ve bu oldukça yaygındır. İlerleyen dönemde ise şehir dışlarına puticuli adı verilen çukurlar açılıp tüm fakir halkın cesetleri bu çukurlara yığılmaktadır. orta gelir düzeyinde halkın mezar türleri ise kiremit ve tuğla ile ve bazen kremasyon yöntemi ile yapılırken , Zengin mezarları ise columbarium güvercin anlamına gelen tonozlu mekanlar inşa edilip bu mekanlar bazı zaman üst üste katlar oluşturduğu görülmektedir. Romanın ilk yıllarında anıtsal mezarlar yaygınken ilerleyen dönemde yerini tapınak, kule, ev türü odalara bırakmıştır. Kaya mezar ve lahit mezarlarında yaygın olduğu dönemde en zahmetli mezarın lahit mezar olduğu bilinmektedir. Farklı bölgeden getirilen kaya, kayanın oyulması ve dış cepheye figürler resmedilmesi oldukça zahmetli olup 1 lahitin başlama ve bitiş süresi ortalama 1 yıl sürmektedir.

1. Puticuli

[​IMG] [​IMG]

[​IMG] [​IMG] 

[​IMG]

2 - Tuğla ve Kiremit çatma mezar 

[​IMG] [​IMG] 
[​IMG]  

3- Columbarium

[​IMG] [​IMG] 
[​IMG] [​IMG] 
[​IMG]  

4- Tapınak, Kule, Ev türü odalar, Kaya mezarlar ve Lahitler

[​IMG] [​IMG] 
[​IMG]  

Görseller Alıntı olup anlatım bana aittir. Mfr Hunter

 



 
  Bugün 2 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol